İnsan hayatı boyunca birçok zorluk ve yokluk yaşar. Bu yokluk ve zorlukları tekrar yaşamaktan korkarak, bunları tekrar yaşamamak için kendince tedbirler almak ister.
Yokluğu tekrar yaşama korkusunun verdiği acı, yoklukta yaşadığı acıyı bile aşar. Hatta bir daha hiç yaşamasın böyle şeyler diye hayatını, işini garantiye alma çabasıyla ömrünü bu amaçla yok eder.
Kaybolmayan bir zenginlik, sürekli var olan bir sıhhat, tükenmeyen bir sevgi ve ilgi, bitmeyen bir hayat için. Kendisi de şahit olur ki, ebedi kılmak için uğraştığı her şey birer birer elinden gider ve bu insanda derin bir kaybetme hüznü bırakır.
İşte bu insanın yasak meyvesidir, bunun peşine düşünce cennetini (huzurunu) kaybeder. Peşine düştüğü faniye(geçici olana) bağlılığı ne kadar büyükse cennetten düşüşü de o kadar acı olur. Peki bu huzursuzluktan/cehennemden nasıl kurtulacağız, dünyada huzuru, ahirette cenneti nasıl bulacağız?
Bunun tek yolu faniyi fani bilip ona hakettiğince değer verip, Baki olana yönelmek, O'nun rızasının peşine düşmek, O'nun gösterdiği yoldan gitmek, kendisini ve kendisine verilen tüm nimetleri emanet bilmekten geçer. İnsan ne kadar biriktirse de zengin olamaz, ne kadar sağlıklı olsada ebedi yaşayamaz, ne kadar meşhur olsa da baki olamaz.
Kur'an'ın deyimiyle; "Mal mülk ve çocuklar dünya hayatının süsleridir; ama ürünü kalıcı olan dürüst ve erdemli davranışlar ise, karşılığı bakımından, Rabbinin katında daha değerli ve bir ümit kaynağı olarak daha verimlidir."(Kehf süresi,46.ayet)
"Yerin üzerindeki herşey fanidir, Diyanet Meali:
Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır." (Rahman suresi, 26-27.ayetler)
Serkan Akgün 3 Yıl Önce
Beğendim
Ayşe Güven 3 Yıl Önce
Ölümün hiç kimseyi ayırt etmeden bir gün ensemizden tutmasına dayananarak şu günler de düşündüğüm tek şey iyi insan olmak için çabalayıp, insanlara da iyilik yapmaktan başka yanımıza bir şey kalmadığı.Gerisi de heeep oyalanmadan başka bir şey değil fani dünyada.