Birinci bölümün bakış açısına göre;
İnsanlığımızı yoklarken insanlıktan çıkmayalım demiştim.
Bizler özellikle insani konularda önce vicdanını yoklayan ve merhametine çok çabuk yenik düşen sonra da bu vicdan ve merhametinin sıkıntısını çeken bir milletiz.
Ancak bu sıkıntıyı çeksek de iyilikten ve yardım etmekten asla vazgeçmeyen de bir milletiz.
Türk milletinin kültüründe vardır yardımseverlik ve paylaşımcılık, yaşadığı inancının esasını zaten yaşayışına ve kültürüne işlemiştir ilmek ilmek...
Benim de Suriyeliler ile ilgili konularda savunduğum ve tarafında olduğum ,iyi niyetin suistimal edilmesi ve yardımlarda yapılan haksızlıklar durumları.
Hak edene sözüm yok.
Bu konu o kadar hassas bir konu ki; yetkililerin yanlış çalışmalarından dolayı halkımızın tepkisine maruz kalan Suriyelilere kızamıyorum.
Ama sonuçta karşı karşıya gelen Türk halkı ve Suriyeliler oluyor.
Bir vatandaşımız özelden bana mesaj attı.
Kardeşim benim komşum Suriyeli. İnan ki 7500 TL verdi koluna altın bileklik aldı. İlçemizdeki bir devlet kurumu da bu aileye ramazanda erzak kolisi getirdi. Ben pahalı diye Ramazan da bir pide alıp yemedim. Onlar hergün pide yiyerek açtılar oruçlarını diye yazmış. (Şahıs ve kurum isimleri bende saklı)
Kapılarına erzak kolisi bırakılıyor olması veya rahat bir hayat yaşıyor olmaları bizi onlara düşman etmemeli.
Bizler tepkimizi; benim vatandaşımın ihtiyacı varken Suriyelilere veremem. Onları beslemek ve bakmak zorunda değiliz. Defolsun, gitsinler diyerek değil.
Bizler tepkimizi; kim olursa olsun kurumlarda yardım önceliği gerçekten ihtiyaç sahibi olana verilsin düşüncesiyle hareket etmeyen ve gerekli incelemelerini hakkaniyetle yapmayan yardım kurumlarına göstermeliyiz.
Hayat mücadelesi için çabalayan, çoluğunun çocuğunun ekmeği için mücadele eden Suriyelilere düşmanca tavır sergilemek bize yakışmadığı gibi düzenimizi bozar.
Gösterilen tavrın yetkililere olması taraftarıyım.
Ayrıca;
Devletin sağlıklı ve genç, sorumlulukları olmayan ve asayiş konusunda ceza yemiş olan Suriyelilere, Özgür Suriye Ordusuna katılma zorunluluğu getirmesi,
Yardımların Suriyelilere, incelenerek ve denetlenerek dağıtılması konularında yetkililerin daha hassas davranması, şikayetleri değerlendirmesi ile ilgili çalışmaların harekete geçirilmesi düşüncesindeyim.
Sadece bu iki çalışma ile dahi halkımızın Suriyelilere karşı tavrının daha iyi niyetli değişebileceğine inanıyorum.
Onlar, korkunç bir iç savaşın karşısında zayıf kalarak bize sığındılar.
Tüm varlıklarını kaybederek bize sığındılar.
Biz Türk milleti olarak, tarihimizde yani aslımızda bize sığınanı ve bizden yardım isteyeni geri çevirerek, mazluma kafasını çeviren olmadık ve olamayız.
Ancak, misafirim başımın tacı, elimden gelen hürmeti yaparım ama malımı üstüne kendisini de nüfusuma alamam.
Ev sahibi ev sahipliğini, misafir misafirliğini bilecek.
Bunu bildirecek olan ve ölçünün ayarını dengeleyecek olan tek merci başımızdaki yetkililerdir.
Vatandaşımızla, gerçeğimiz olan Suriyelilerin karşı karşıya gelmelerinin nedeni haksız ve adaletsiz yapılan çalışmaların gözümüze soka soka yapılmasıdır.
Suriyeli de olsa kimsenin yaşayışı veya maddi durumu kimseyi ilgilendirmez.
Fakat, rahat yaşayışları ve maddi sıkıntıları olmadığı halde benim cebimden alınanlardan faydalandırılmalar söz konusu olduğunda, haklı olarak sesimiz yükselir, tepkimiz artar.
Bu bölümde de bakış açımızı Hak, her hak isteyene değil, gerçekten hak edene verilmelidir diyerek ne Suriyelilere ne de Vatandaşımıza değil direk yetkililere çevirmek istiyorum.
Allah'a emanet olun...
İlçemizdeki Suriye'liler ve Bakış Açımız -2-
Paylaş