Tüm değerli ve çok kıymetli Öğretmenlerimizin 2019 yılı Öğretmenler Gününü en içten en samimi duygularla, sevgiyle, saygıyla ve minnetle kutlarım.
Benim bugün için "eyvah" dememim sebebi ise Veliler açısından ve Velilerin bakışından, dışa vurulamayan ama içte yaşanan bir duyguyu dile getirmek istememdir.
Her sene olduğu gibi bu sene de, bir hafta ya da bir ay öncesinden Öğretmenimize "Öğretmenler Günü" için ne alacağız telaşı, tüm Velileri ve özellikle sınıf Annelerini sarmıştır şimdi.
Tabi ki çocuklarımızın geleceğine ışık tutan Öğretmenlerimizin günleri kutlanmalıdır.
Ancak ben bu işin abartılarak "altın kolye mi, yoksa bileklik mi alalım. Yok yok Öğretmenimize şık bir kıyafet ve saat alalım" düşünceleri ile birçok Velinin zoraki töhmet altında bırakılmasındayım.
Hatta düzenlenen bu programlara, maddi durumlardan dolayı katılamayanlar için bir sürü afra tafra ile yapılan psikolojik baskılardayım.
Bunları yapan kendini bilmez bir kısım aslında.
Zannetmiyorum ki; hiç bir Öğretmenimiz böyle beklentiler içinde olsun.
Çünkü onlar için en kıymetli hediye, Öğrencilerinin sevgiyle gelip sarılmalarıdır.
1999-2000 yılında İlçemizin Puna Ortaköy - Fatih İlköğretim Okulunda Vekil Öğretmenlik yaptım.
4. sınıfı okutuyordum ve o senenin Öğretmenler gününü hiç unutmam.
Bana bir kızım, "Öğretmenim size bir sürprizimiz var" dedi.
"Neymiş bakalım?" deyince tüm sınıf ayağa kalktı ve masamın önünde sıraya girdiler.
Tek tek elimi öpüp, bana sarıldılar.
Bazıları Okulun yan tarafındaki bakkaldan "selpak mendil" almış, bazıları da okulun etrafından küçük küçük çiçekler toplamıştı bana.
Ama beni en çok mutlu eden neydi biliyor musunuz?
Hepsinin içten sarılarak benim önce elimi ve yanaklarımı öpmeleriydi.
Dünyanın en güzel mutluluğudur bu Öğretmenler için.
Ve ben onların 4. sınıfa kadar 11. Öğretmenleriydim.
Mizaç olarak duruşum ve yüz ifadem sert görünüyor diye söylerler.
Diğer öğretmen arkadaşlarım da, "Esma Hanım bu çocukları nasıl korkutuyorsunuz sizin sözünüzden hiç çıkmıyorlar" diyerek gülerlerdi.
Ben de onlara, "Onları severek, gerektiğinde başını okşayıp öperek, gerektiğinde uyararak ama en çok arkadaşça konuşarak ve bir anne şefkatiyle sarılarak korkutuyorum" derdim.
İnanıyorum ki bir çok Öğretmen böyle düşünüyor ve Öğrencilerine böyle davranıyordur.
Hesapsızca, hiçbir maddi beklentisi olmadan.
Bu sene 2019 yılı Öğretmenler Gününü kutlamanın hazırlığında olan ve bu yazımı okuyanlardan ricam.
Sizler ilk Eğitmen olan Anne ve Babalar olarak, 24 Kasım sabahı çocuğunuzu Okula gönderirken lütfen ona şöyle söyleyin "Bugün Öğretmenler günü ve Öğretmeninin yanına gidip önce onun elini öp ve sonra ona sıkı sıkı sarıl ve yüzüne bakarak, Öğretmenler Günün kutlu olsun Öğretmenim. Seni çok seviyorum. İyi ki benim Öğretmenimsin de" diyerek sıkı sıkı çocuğunuzu tembihleyin.
Pahalı hediyeler alarak ve çocuklarımızı bu tür anlamsız sorumsuzlukların, Velileri de külfetli sorumlulukların içine sokarak ne değer ortaya konulur ne de gerçek değer ortaya çıkarılır.
Unutmayalım ve dışa belli edemeyerek içinden, "Eyvah! Öğretmenler Günümü geldi" diye geçirmek zorunda bırakılan Velileri düşünerek, bu sene dönüş yapalım ve pahalı hediyeler alma yarışına girmeyelim.
Çünkü; karşılıksız ve içten söylenen sevgi bir insana verilen en güzel ve dünyanın en pahalı hediyesidir.
Allah'a emanet olun...
Eyvah! Öğretmenler Günü mü geldi...
Paylaş