Evde bir bayram havası...
Ne güzel ve ne anlamlı bir şarkının sözleridir bu.
İlçemizde yaşanan gerçek bir hikayenin, geldiği noktayı öğrenince ilk aklıma bu sözler geldi.
Bu hikayeyi sizlerle de isim vermeden paylaşmak istiyorum.
Olay mahkemelik ve karar aşamasında olduğu için isim veremiyorum ama bizleri ilgilendiren zaten, yaşanan ve yaşatılan olaylarda insan olarak geldiğimiz durum.
Beni sosyal medyadan takip eden ve aynı zamanda okuyucum olan bir hanım kardeşimiz, özelden bana mesaj attı.
"Abla ne olur bana yardımcı ol"
"Hayırdır. Buyur kardeşim" dedim.
Ve bana yaşadıklarını anlattı.
Darp edilmiş ve resimlerini raporlarını attı.
Eşi yaptı zannettim.
Ama üst kat komşusunun bunları yaptığını söyleyince şok oldum.
Genç çiftimiz üç yıl önce evleniyorlar ve kiracı olarak yerleştikleri evde, evin tadilat problemleri ile ilgili sorunlar yaşayınca, biraz birikmişleri ve kalanını kredi çekerek bir ev almaya karar veriyorlar.
Bir apartman dairesini beyenerek alıyorlar ve 2 yaşındaki çocukları ile birlikte buraya taşınıyorlar.
Taşındıkları apartmanın bir başka dairesine taşınan şahıs, ilk apartman toplantısında seçim yapılmadan kendi kendini yönetici ilan ediyor.
Sorunlu bir kişi olduğu iddia edilen bu kişinin yönetici olmasına, yeter ki apartman işleri ve görevleri yapılması adına, itiraz edilmiyor.
Ancak sonralardan aidatların toplanıldıktan sonra apartmana hiç bir şey yapılmadığı görülünce, diğer daire sahipleri aidat vermeyeceklerini belirtiyor.
Aidatı vermeyecek olanların arasına bizim çiftimiz de katılıyor.
Bunun üzerine bu şahıs, apartmanın otomatını kapatıyor, asansörü de sadece kendi katına çıkacak şekilde ayar yaptırıyor.
Hikayemiz bu olaylar ve bu olayların ortaya çıkardığı kargaşa ve kavgalar ile başlıyor.
Karşılıklı atışmalar, sataşmalar, kavgaya tahrik edici davranışlar ve bunların peşinden gelen gerek emniyet gerek savcılığa şikayetler...
Son yaşanan olay, hanım kardeşimiz kendini yönetici ilan eden bu şahıs tarafından giriş katındaki asansörde sıkıştırılıp darp ediliyor.
Sırtında iki yerde kemik kırığı,sağ el serçe parmağı kırık ve kollarda morluklar...
Ancak olay apartmanın içinde olduğu için şahit yok ve görüntü yok.
Yine de şikayetçi olunuyor ama uğradığı darpa mı yansın, haklılığını hiçbir yere ispat ettiremediğine mi yansın.
Ben ne yapabilirim?
Nasıl yardımcı olabilirim?
Evine gittim bana yaşadıklarını anlattı.
Apartmanın durumunu gördüm.
Otomat kapalı olduğu için telefonun ışığı ile evine çıktık.
Apartmanda sadece bunlar kalmış zaten.
"Abla ev kendi evim olmasa çoktan çıkıp gideceğim.Ama kredi ile aldık burayı. Satsam satamıyorum. Bu eziyeti çekiyoruz" dedi.
Anlattıklarından ve gördüklerimden sonra aklıma gelen tek şey ,bu şahıs ile orta yolu bulmak için nelerin yapılabileceği oldu.
Aracı olabilecek kişileri bulabilirdim.
Bu şahıs da Hendekli biri olduğundan illa ki lafını sözünü dinleyebileceği bir büyükleri vardır.
Aldım hanım kardeşimi, durumunu anlatabileceği ve bu konuda aracı olarak yardımcı olunabileceği bir makama götürdüm.
Sağolsun, bizimle ilgilendiler ve şahsın yakını ile irtibata geçtiler.
Ancak, aracılık yapamayacaklarını, karışmak istemediklerini belirttiler.
Sağlayamadığın adaletten bahsetme bari de seni dinlerken adaletten mi senden mi nefret edeyim şaşırmayayayım.
Ne olacak peki?
"Kızım senin kimsen yok mu?" dedim.
"Abla biz aşiretiz. Abilerim var. Söylesem bir dakika beklemezler. Onların başı belaya girmesin diye söylemiyorum. Eşimi de, sen ceza alırsan ben bir başıma çocuğumla kalırım diye durduruyorum. Haklıyken haksız, perişan olmayalım diyorum. Ama böyle olmayacak, bu adam da durmayacak.Abimleri arıcam son çare" dedi.
Adam da rahat durmuyor ki, takmış bunlara, bana parmak salladı, tehdit etti gibi polise şikayet etmeler.
Merdivenden inerken kapının önündeki ayakkabıları çöpe atmalar, daha bir sürü rahatsızlıklar.
Anlattıkça ben bile tahammül edemiyordum.
Eveet...
Sonunda Ankara dan abiler geldi...
Polis eşliğinde şahıs ile görüşüldü. Abiler tarafından söylenmesi gerekenler gerekli kişilere ve yerlere söylendi.
Şahıs topladı ailesini biraz hava almaya çıktı.
Apartmanda bir bayram havası...
Darp olayı ispatlandı ve seyir değişti.
Yahu insanın gördüğü haksızlıklara karşı hakkını savunmak için başvurması gereken yerlerle cebelleşirken bir de haksız duruma koyulmasının adını siz koyun.
"Ya Dayı Ol, Ya Dayını Bul" yazımda da bahsetmiştim.
Böyle mi olmak lazım?
Yaşanılan haksızlıklara karşı, ya Ankara dan abimizin gelmesini ya da Ankara da abimizin olması mı beklemeliyiz.
Yazık vallahi.
Böyle bir olayı, bulundukları makamları, oturdukları koltukları ile halledemeyerek çözüme kavuşturamayanlara yazık.
Sizi o mevkilere oturtan vatandaşlara yazık...
Allah'a emanet olun...
Ne güzel ve ne anlamlı bir şarkının sözleridir bu.
İlçemizde yaşanan gerçek bir hikayenin, geldiği noktayı öğrenince ilk aklıma bu sözler geldi.
Bu hikayeyi sizlerle de isim vermeden paylaşmak istiyorum.
Olay mahkemelik ve karar aşamasında olduğu için isim veremiyorum ama bizleri ilgilendiren zaten, yaşanan ve yaşatılan olaylarda insan olarak geldiğimiz durum.
Beni sosyal medyadan takip eden ve aynı zamanda okuyucum olan bir hanım kardeşimiz, özelden bana mesaj attı.
"Abla ne olur bana yardımcı ol"
"Hayırdır. Buyur kardeşim" dedim.
Ve bana yaşadıklarını anlattı.
Darp edilmiş ve resimlerini raporlarını attı.
Eşi yaptı zannettim.
Ama üst kat komşusunun bunları yaptığını söyleyince şok oldum.
Genç çiftimiz üç yıl önce evleniyorlar ve kiracı olarak yerleştikleri evde, evin tadilat problemleri ile ilgili sorunlar yaşayınca, biraz birikmişleri ve kalanını kredi çekerek bir ev almaya karar veriyorlar.
Bir apartman dairesini beyenerek alıyorlar ve 2 yaşındaki çocukları ile birlikte buraya taşınıyorlar.
Taşındıkları apartmanın bir başka dairesine taşınan şahıs, ilk apartman toplantısında seçim yapılmadan kendi kendini yönetici ilan ediyor.
Sorunlu bir kişi olduğu iddia edilen bu kişinin yönetici olmasına, yeter ki apartman işleri ve görevleri yapılması adına, itiraz edilmiyor.
Ancak sonralardan aidatların toplanıldıktan sonra apartmana hiç bir şey yapılmadığı görülünce, diğer daire sahipleri aidat vermeyeceklerini belirtiyor.
Aidatı vermeyecek olanların arasına bizim çiftimiz de katılıyor.
Bunun üzerine bu şahıs, apartmanın otomatını kapatıyor, asansörü de sadece kendi katına çıkacak şekilde ayar yaptırıyor.
Hikayemiz bu olaylar ve bu olayların ortaya çıkardığı kargaşa ve kavgalar ile başlıyor.
Karşılıklı atışmalar, sataşmalar, kavgaya tahrik edici davranışlar ve bunların peşinden gelen gerek emniyet gerek savcılığa şikayetler...
Son yaşanan olay, hanım kardeşimiz kendini yönetici ilan eden bu şahıs tarafından giriş katındaki asansörde sıkıştırılıp darp ediliyor.
Sırtında iki yerde kemik kırığı,sağ el serçe parmağı kırık ve kollarda morluklar...
Ancak olay apartmanın içinde olduğu için şahit yok ve görüntü yok.
Yine de şikayetçi olunuyor ama uğradığı darpa mı yansın, haklılığını hiçbir yere ispat ettiremediğine mi yansın.
Ben ne yapabilirim?
Nasıl yardımcı olabilirim?
Evine gittim bana yaşadıklarını anlattı.
Apartmanın durumunu gördüm.
Otomat kapalı olduğu için telefonun ışığı ile evine çıktık.
Apartmanda sadece bunlar kalmış zaten.
"Abla ev kendi evim olmasa çoktan çıkıp gideceğim.Ama kredi ile aldık burayı. Satsam satamıyorum. Bu eziyeti çekiyoruz" dedi.
Anlattıklarından ve gördüklerimden sonra aklıma gelen tek şey ,bu şahıs ile orta yolu bulmak için nelerin yapılabileceği oldu.
Aracı olabilecek kişileri bulabilirdim.
Bu şahıs da Hendekli biri olduğundan illa ki lafını sözünü dinleyebileceği bir büyükleri vardır.
Aldım hanım kardeşimi, durumunu anlatabileceği ve bu konuda aracı olarak yardımcı olunabileceği bir makama götürdüm.
Sağolsun, bizimle ilgilendiler ve şahsın yakını ile irtibata geçtiler.
Ancak, aracılık yapamayacaklarını, karışmak istemediklerini belirttiler.
Sağlayamadığın adaletten bahsetme bari de seni dinlerken adaletten mi senden mi nefret edeyim şaşırmayayayım.
Ne olacak peki?
"Kızım senin kimsen yok mu?" dedim.
"Abla biz aşiretiz. Abilerim var. Söylesem bir dakika beklemezler. Onların başı belaya girmesin diye söylemiyorum. Eşimi de, sen ceza alırsan ben bir başıma çocuğumla kalırım diye durduruyorum. Haklıyken haksız, perişan olmayalım diyorum. Ama böyle olmayacak, bu adam da durmayacak.Abimleri arıcam son çare" dedi.
Adam da rahat durmuyor ki, takmış bunlara, bana parmak salladı, tehdit etti gibi polise şikayet etmeler.
Merdivenden inerken kapının önündeki ayakkabıları çöpe atmalar, daha bir sürü rahatsızlıklar.
Anlattıkça ben bile tahammül edemiyordum.
Eveet...
Sonunda Ankara dan abiler geldi...
Polis eşliğinde şahıs ile görüşüldü. Abiler tarafından söylenmesi gerekenler gerekli kişilere ve yerlere söylendi.
Şahıs topladı ailesini biraz hava almaya çıktı.
Apartmanda bir bayram havası...
Darp olayı ispatlandı ve seyir değişti.
Yahu insanın gördüğü haksızlıklara karşı hakkını savunmak için başvurması gereken yerlerle cebelleşirken bir de haksız duruma koyulmasının adını siz koyun.
"Ya Dayı Ol, Ya Dayını Bul" yazımda da bahsetmiştim.
Böyle mi olmak lazım?
Yaşanılan haksızlıklara karşı, ya Ankara dan abimizin gelmesini ya da Ankara da abimizin olması mı beklemeliyiz.
Yazık vallahi.
Böyle bir olayı, bulundukları makamları, oturdukları koltukları ile halledemeyerek çözüme kavuşturamayanlara yazık.
Sizi o mevkilere oturtan vatandaşlara yazık...
Allah'a emanet olun...