Futbol Sadece Oyun Değil
Hendekspor’un eski Antrenörü İmdat Kum sessizliğini bozdu.
Futbolu sadece meslek değil, yaşam biçimi olarak benimsemiş olan; spor etiğine son derece önem veren, profesyonel futbol yaşamında çıkar ilişkilerinin bir parçası olmayı asla kabul etmeyen ve futbol etiğine uymayan davranışları futbolun uzağında tutmak için elinden geleni yapan, haksızlıklara, düzeysizliklere karşı çıkan idealist bir futbol insanıyım.
Aslında sadece spora, futbola profesyonel bir şekilde odaklanmam gerekirken, son yıllarda adil olmayan ve profesyonel düşünmeyen kişiler tarafından uğradığım haksızlıkları dile getirme eylemi kaçınılmaz oldu. Yaşadığım bu süreçte, ‘‘Mütevazı olma, gerçek sanırlar!‘‘ öğüdünün aslında ne kadar doğru bir söz olduğunun da farkına vardım.
Futbol benim için bir yaşam biçimi
Futbol hayatıma doğup büyüdüğüm Hendek’te başladım. Türkiye profesyonel liglerinde aralıksız on sekiz yıl forma giydim. Boluspor‘da dört yılı Süper Lig; üç yılı 1.Lig olmak üzere toplam yedi sezon futbol oynadım. Boluspor’daki profesyonel futbol kariyerimin ardından şu an 1.Lig statüsünde olan Hatayspor, Kırıkkalespor ve Afyonspor gibi önemli takımlarda onbir sezon boyunca forma giydim.
Onbeş yıldır antrenörlük yapıyorum. Türkiye’de Süper Lig dahil, tüm liglerde çalışma yeterliliği olan UEFA A lisansına sahibim. Profesyonel 2. Lig’de olan Tarsus İdman Yurdu, Kartalspor, Kırıkkalespor, Afyonspor, Hatay Kırıkhanspor gibi takımlarda antrenörlük yaptım. Tınaz Tırpan gibi birikimli ve başarılı teknik adamların yanı sıra, Şenol Güneş gibi çok değerli bir hocayla Boluspor Süper Liginde üç sezon çalışma fırsatım oldu.
Hendek’te antrenör olarak yaşadığım deneyimler
Hendek’te görev alırken, onca yıl profesyonel takımlarda, kadrolarda yetişen bir futbol insanı olarak tüm bu deneyimlerimi, birikimimi doğup büyüdüğüm ilçede paylaşabilme, hayata geçirebilme ve görev aldığım takımı daha iyi yerlere taşıyabilme heyecanı baskındı. Futbol adına Hendek’te yapılabilecek çok şey vardı. Beni bilenler bilir, tüm enerjimle, içtenliğimle kolları sıvadım.
Şimdiye kadar Hendek‘te dört kez görev aldım. Bunlardan üçü sezon içindeydi ve biri sezon başında. Bu süreçte başarılar çoktu elbette, ama bana yapılan haksızlıklar da...
2008-2009 sezonunda, Hendek Gençlik Gündoğdu Spor’a, ligin dördüncü haftasında, takım 2.sıradayken göreve geldim. Takım içinde büyük sıkıntılar olmasına rağmen sıkıntıların büyük bölümünü çözerek, Play-Off‘a lider olarak çıktık. Play-Off‘ta iki galibiyetle liderken, bir maç mağlubiyeti sonrası hiçbir gerekçe bildirilmeksizin; spor etiğiyle, ahlakıyla bağdaşmayan bir kabalıkla görevime son verildi. Takım Play-Off‘u lider tamamladı ve bu başarı benden sonra gelen antrenöre mal edildi.
2011-2012 sezonunda Hendekspor‘u ligin beşinci haftasında takım 8. sıradayken devraldım. Takım Play-Off‘a lider olarak çıktı. Play-Off‘ta lider olarak ilerlerken Hendekspor’da büyük maddi sıkıntılar vardı. Ödemeler yapılamayınca oyuncular doğal olarak motivasyonlarını kaybetti. Oyuncuların motivasyonu düşünce puan kayıpları başladı. Play-Off iddiamız olmasına rağmen, mağlubiyet sonrası kendi isteğimle görevimden ayrıldım.
2016-2017 sezonunda ilk kez sezon başından itibaren bir oluşumun içinde olma şansım oldu. Hendekspor’la anlaşmamız üç yıllık bir projeyi kapsıyordu. Proje üç aşamadan oluşuyordu: Birinci yıl için Hendekli oyuncularla ligde orta sıralar; ikinci yıl için iddialı bir takım, üçüncü yıl için ise Bal Ligi hedefleri belirlendi. Takımın bütçesi çok azdı. Karşılaştırma yapmak gerekirse, bugün Hendekspor’da bir futbolcuya ayrılan bütçe kadar bütçemiz vardı. Bu sınırlı bütçeyle, ama idealist bir ruhla kolları sıvadık. Takımın sınırlı bütçesi sezon boyunca çalışmalarımızı çok zorlaştırmıştı şüphesiz. Son üç aylık maaşlar ödenmedi örneğin. Bunun yanı sıra altyapı sorunları vardı. Takımın giyinip soyunacağı, antrenman yapacağı uygun koşullar dahi yoktu. Tüm bu olumsuzluklara rağmen birinci yılın sonunda hedefimize ulaştık.
Sonraki hedeflerimizin en başında altyapıdaki aksaklıkları giderip, üç yılın sonunda 5-6 oyuncuyu A Takım kadrosuna kazandırmak geliyordu. Benim düşüncelerimin merkezinde iyi oynayan, koşan, mücadele eden Hendekli futbolcuların çoğunlukta olduğu, yani yerel yeteneklerin takıma kazandırıldığı; sevgi, saygı, karşılıklı güven, birlik ve beraberliğin olduğu bir takım oluşturmak vardı. Bu doğrultuda, önümüzdeki yılın kadrosunu oluşturmak için Play-Off‘larda transfer edebileceğimiz oyuncuları takip ettim, listemizi hazırladım. Ne var ki, birinci sezonun sonunda yeni yönetim oluştu ve yeni yönetim benimle görüşme nezaketinde bile bulunmadan görevime ve birlikte oluşturduğumuz projeye son verdi.
2017-2018 sezonunda Hendekspor’da yaşanan tatsız bir olay sonrasında bana antrenörlük teklifi geldi yine. Sezonun sekizinci haftasıydı ve bu görevi, önceki hayal kırıklıklarını, haksızlıkları bir kenara bırakarak, seve seve üstlendim. Takım puan olarak iyi durumda olsa da takım içinde birlik ve beraberlik ruhu hissedilmiyordu. Yönetimle birlikte radikal kararlar alarak sorunların büyük bölümünü çözdük. 22. hafta sonunda ligde Play-Off hedefimize ulaştık. Beş maçlık Play-Off etabında berabere kaldığımız bir maç sonunda puan sıralamasında ikinci sırada iken, bu kadar hedefe yaklaşmışken, görevime daha önce olduğu gibi hiçbir açıklama yapılmadan, güvendiğim insanlar tarafından son verildi. Takım benden sonra, öngörülen başarıya ulaştı. Ancak takımı büyük emeklerle Play-Off’a taşıyan ve takımın Play-Off’ta başarılı performansı için canla başla çalışan takımın eski antrenörlerinden, yani benden önce takıma emek veren Cengiz Tarım Hoca’dan ve benden ne yazık ki hiçbir mecrada tek kelime söz edilmedi. Bu tavır, emeğe saygısızlık değil mi?
Yanlış kararlar, haksızlıklar ve hayal kırıklıkları
15 yıllık zaman diliminde yaşananların bilançosunu çıkardığımda göze çarpan çok büyük yanlış uygulamaların olduğunu dile getirmeden edemeyeceğim. Örneğin, 8-9 kez büyük bütçelerle dışarıdan 15-20 futbolcu transferi yapılırken; takımda Hendekli futbolcuların sayısı 1-2 oyuncuyu geçmedi. Altyapıya hiç yatırım yapılmadı. Hep kısa vadeli hesaplar yapıldı, günlük başarılar peşinde koşuldu. Ve bu hesaplar yapılırken, ne yazık ki takımı yükseklere taşımayı hedefleyen dürüst, idealist ve profesyonel kişilerden vazgeçildi.
Hendekspor’da görev aldığım en zor dönemlerde takımın başarılı olması için her şeyimi ortaya koydum. Bu konuda vicdanım son derece rahat. Görevime haksız bir şekilde son veren yöneticiler bu kararları üzerine düşünme zahmetinde bulunmuşlar mı, bulunuyorlar mı, vicdanları rahat mı? merak ediyorum.
Özellikle de Hendek’te futbola yön verenlere, yöneticilere içimde ukde kalan bir soruyu sormak isterim;
Bugüne kadar Hendekli ya da dışarıdan, futbol formasyonu olan ya da olmayan onlarca antrenöre sezon başı tüm imkanları sunarak istedikleri takımları kurmalarını sağladınız. Profesyonel futbol dünyasına yıllarını vermiş, UEFA A lisansına sahip bir antrenöre, yani bana bugüne kadar takım oluşturma fırsatı verdiniz mi hiç? Hendekspor’da sezon başında yönetimle birlikte, iyi futbol oynayan, koşan, mücadele eden, iyi karakterli, takım bilinci olan, birlik ve beraberliğin önemini kavrayan futbolculardan oluşan bir takım kuramamış olmak, bu olanağın bana hiçbir zaman verilmemiş olması içimdeki en büyük ukdelerden biri.
Sadece Hendek’te değil, Türkiye’de başka birçok alanda olduğu gibi futbol dünyasında da ne yazık ki çok büyük haksızlıklar yapılıyor. Futbol birikimi, formasyonu ve profesyonelliği olmayan kişilerin sahalara çıkması, hak etmedikleri mevkileri çıkar ilişkileriyle, kafa kol ilişkileriyle zapt etmeleri, sahalarda değil de kapalı kapılar ardında oynanan oyunlar sonucunda adaletin, dürüstlüğün futbol sahalarından silinmesinden son derece rahatsızım. Yıllarımı verdiğim futbolu düzeyli bir çizgide tutmak adına elimden geleni yapmaya devam edeceğim.
Biliyorum, benim gibi düşünen idealist, dürüst ve adil futbol insanları hala var içimizde ve ben o insanların sahalarda ve tribünlerde daha görünür olmalarını temenni ediyorum.
Güncelleme Tarihi: 03 Ağustos 2019, 17:01
YORUM EKLE