Sesimi Duyan Var mı?

Bu soru cümlesini genelde depremde göçük altında kalan kişileri arama-kurtarma çalışmalarında duyarız.

Ben bu soru cümlesini, hayatın zorluklarında göçük altında kalanların, bizlere karşı sorduğunu da düşünürüm her zaman...


Acaba bizler duyuyor muyuz?


Duyanlarımız da, duymayanlarımız da, duyarlı olanlarımız, umursamayanlarmız da var elbet.


Tabi ki bunu önceden görev aldığım, ilçemizdeki bir vakfın temsilciliğinde yaşadığım deneyimlerime dayanarak söylüyorum.


İlçe Aile Birimini yönettiğim yıllarda, ilçemizdeki gerçek ihtiyaç sahiplerinin seslerini duyurabildiğimiz kadar duyurmaya çalıştık.


İşte bu sebeple söylüyorum.


Duyan da oldu, duymayan da.

Duyarlı olan da oldu, umursamayan da.


Çok kişilere köprü vazifesi olabildik, çok kişilerin acil işlerine de gücümüzü aştığı için yetişemedik.


Yorucudur, çok sabır ve sebat ister, fedakarlık ister bu işler.

Ancak sonuçlara ulaştıkça yorgunluğun, küçücük bir çocuğun gülümsemesinde kaybolur.

Bir annenin içinden "bir oh!" çektiğini hissedersin, onun göğsünün inip kalkışından.


Çünkü onların "Sesimi duyan var mı?" diye sessizce attıkları çığlıklara bir koşan olmuştur.


Belki şimdi bana soracaksınız, neden sen bıraktın bu görevi? diye.


İlçemizdeki gerçekten ihtiyaç sahibi olan ailelere gücümün yettiğince ulaşmaya çalıştım.

Veren el ile alan el arasında köprü vazifesi yapabilmek için mücadele ettim.

Ama yenildim.


Kimlere mi?


"Sesimi duyan var mı?" diyenlerin sesini duyuyorduk da onlara asıl cevap verebileceklere duyuramıyorduk.


Geçici müdahalelerle değil kalıcı ve devam ettirici çalışmalarla, çözüm odaklı çalışılmasının gerektiğini savunmuşumdur.


Bir nevi "balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek" misali...


Yetemediğin sorunlarda ise yetebilecek mevki ve makamları ele geçirenlerin duyarsızlıklarına tahammülüm kalmadığı için yenildim.


Ve bu işi bıraktım.


Bu yüzden, siyasi emelleri için, makam ve mevkileri elde edebilmek adına her vaadde bulunarak ihtiyaç sahibi insanlarımızın duygularıyla oynayanlara kin ve nefret duymuşumdur.


Bu konularda samimi görünerek sonradan umursamaz tavırlarıyla, bir de kendilerini haklı çıkararak, koltuklarında insanları "aptal" yerine koymak isteyenlere karşı da büyük bir zevkle "abdal" gibi had bildirmekten de asla vazgeçmeyeceğim.


Sosyal hizmetler adı altında ilçemizde birden çok kurum bulunduğu halde, bu kurumların prosedürlerini uyduramayan ve bunun için mağdur olan vatandaşlarımız var.


Mesele bu hizmetlerin adını koyarak iş yapmakta değil, mesele bu hizmetlerin başına geçirilecek kişilerin hakkıyla ve kaliteli çalışıp çalışmadığıdır.


Oturduğun yerden ahkam kesmek çok kolaydır.


"Sen bizi burada nasıl buldun?" diyen bir Remziye abla vardı.


"Bizi sana kim söyledi?" diyen bir rahmetli Elmas abla vardı.


"Bizim için mi geldin?" diyen bir Ergül teyze vardı.

Hepsi ayrı ayrı hayatlar.

Hepsi işte yazımın ilk satırlarında bahsettiğim gibi, hayatın zorlukları içinde göçük altında kalmış insanlardı.


Onların yaralarına bir nebze de olsa ilaç olabildiysek ne mutlu bize ama sizce onlar gibi olanlar daha yok mudur?


Var elbet...


Ne muhtara ne de sosyal hizmetler kurumlarının kayıtlarına güvenmem.

Çünkü, bir muhtarda mesul olduğu bölgede yaşayanların ev ev kayıtlı bilgi klasörlerinin bulunması gerektiğini düşünüyorum.

Hangi muhtarlıkta var?

Eğer ilçemizdeki her hangi bir mahalle muhtarında, kendi mesul bölgesindeki vatandaşların ev ev kayıt altına aldığı bilgi klasörü var ise "helal olsun" derim ve tebrik ederim.

Ama benim bildiğim yok.

Sosyal hizmetler kurumlarının kayıtlarına da onlarla çelişkide kaldığım birçok kayıtlara şahit olduğum için güvenmiyorum.

Bu kadar da net konuşuyorum.

Gerekirse sokak sokak, ev ev gezerek dolaşılmalı ve bulunmalı bu insanlar.

Devamlı takip edilerek, soruşturularak, ince ince elenerek hakkaniyetle yapılmalı bu işler.

Birilerinin bu konulara dikkatle önem vermesi gerek artık.

Birilerinin bu konularda çıkarsız ve hesapsız çalışması gerek artık.

Ben hala ilçemizde gerçekten yardıma muhtaç olanların olduğunu ve seslerini duyuramadıklarını düşünüyorum.


Tıpkı, göçük altında kalıp da birinin "Sesimi Duyan Var mı?" diye soranları bekleyenlerin olduğu gibi...


"Sesimi Duyan Var mı?"


Allah'a emanet olun...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hakan candan
Hakan candan - 5 yıl Önce

görev yaptığınız vakıf.yada derneğin futbol takımı güreş takımı karate takımı olsaydı sizde çok rahat yardım alırdınız. muhtar konusuna gelince de akpınar muhtarı var ogün gülmez bu genç kardeşimizin profesyonel değil ama kendince bir çalışması var diye biliyorum

banner83

banner184