Seni Kim Anlar?

Hani derler ya , 
"empati yapmak lazım" 

Benim için ise , empati yapan değil, yaşayan veya yaşamış olandır gerçeği anlayan.

Kapat gözlerini, karşındaki kişinin yerine koy kendini ve o kişi ile ilgili durumun kararını öyle ver.

Empati dedikleri olay bu...

Oysa ki , soruyorum sizlere, bir başkası bir başkasının yaşadığı zor durumu bu şekilde anlayabilir mi?

Anlayamaz. 

Yaşamayan anlamaz, tecrübe etmeyen bilmez, içinde bulunmayan asla doğru karar veremez.

Yıllar geçmesine rağmen unutmadığım ve bana da çok güzel bir hayat dersi olan, bu konu ile ilgili, kendi yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum sizlere.

Kızım ana sınıfına giderken , mayıs ayının son haftalarında eve geldiğinde ağlayak benden bir sonraki gün için ona ," 1 tl" para vermemi istiyordu.

Kızıma " Ne yapacaksın bu parayı?" diye sorduğumda.

Kızım, "Kantinden emme şeker alacağım." dedi.

Ben de " İyi ama siz teneffüse çıkmıyorsunuz. Ne zaman alacaksın şekeri? " dedim.

Kızım yine ağlayarak, " Ama anne biz de teneffüse çıkıyoruz artık.Bugün bile çıktık. Herkes emme şeker aldı kantinden. Ben, Kübra, Enes onlara baktık baktık..." diyerek dudaklarını yalayarak, yutkunma hareketi yapınca, ben de kızıma güldüm.

"Sana ben bakkaldan alırım.Ana sınıfındasınız ya... Para vermek yasak size.Sana para verirsem sen alacaksın, arkadaşların alamayacak.Olmaz." dedim ama dinleyen kim?

Çocuk işte.Kantindeki emme şekerden istiyormuş.

Biz bunları tartışırken, eşim işten gelmişti ve bizi dinliyordu.

Eşime , kızımın hareketlerle anlattığına gülerek baktığımda
eşimin ağladığını gördüm.

"Hayırdır? Sana ne oldu ki?" sordum.

Eşim " Sen gözü kalmanın ne demek olduğunu bilemezsin." diye cevap verdi.

Böyle bir tepki beklemediğimden, şaşırmıştım.

Evet, ben gözü kalmanın ne demek olduğunu bilmedim.Çünkü, maddi sıkıntı çekmedim.

Ama eşim, küçük yaşta anne - babasını kaybetmiş, çocuk esirgeme yurdunda büyümüş, çocukluğu ve gençliği hep maddi sıkıntı ve özlemlerle geçmiş biriydi. Hatırlamak istemese de yaşadıklarını bazen anlatırdı.

Gözündeki yaşı silerek ve kızarak ,
"Ben gitmek istemiyorum ama sen yarın okula git ve öğretmeniyle görüş.Ya bu çocukları teneffüse çıkarmasın ya da çıkaracaksa ben çocuğuma her gün harçlığını verip gönderirim." dedi.

Bunun üzerine eşime,
" Çok fazla ve aşırı tepki veriyorsun. Tamam.Ben yarın gidip konuşacağım bu konuyu.Ama sen de abartıyorsun." dedim.

Eşim üzgün bir tavırla,
" Merve bunları anlatırken , ilkokula gittiğimde, cebimde zaten para olmazdı, çoğu zaman aç giderdim.Kantinden yiyecek alan çocuklara bakıp , sınıfta yanına yiyecek getiren çocuklara bakıp gözüm kalırdı.O günlerim aklıma geldi." deyince sustum.

Tabi ki ben anlayamadım kızımı.Anlayamazdım da...

Belki gözlerimi kapatıp onun gibi düşünmeye çalışırdım ama bir an , o da belki bir anlıktır anlayabilmem. 

Bu yaşadığım olay sayesinde öğrenmiştim. Aynı olayı yaşayan aynı duygularla anlarmış, karşısındakinin anlattıklarını. 

Yaşamayan da ,nereden bilsin de, nasıl anlasın değil mi ?

Bu sebeple vakıf çalışmalarında ,kayıt altına aldığım ailelerinin çocuklarına her zaman, 

"Okuyun.Kaymakam olun , vali olun. Başkan olun , müdür olun. Ama asla bu günlerinizi unutmayın ve şartlar sizi asla değiştirmesin. Olur da karşınıza sizin yaşadıklarınızı anlatan biri çıkarsa, onu bir siz, en doğru ve en iyi anlarsınız." derim.

Şu da bir gerçektir, kimse tepeden inme ve herşeyi hazır bularak bir yerlere gelmemiştir. 

Bu hayatta herkesin  mutlaka ,en az bir konuda , acısıyla ve zorluğuyla bir  yaşamışlığı, bir hikayesi vardır.

Ve o zorlukları , o zorlukların içinde çektiği acı ve sıkıntıları unutmak, silip atmak mümkün değildir.

"Eşekten düşenin halini eşekten düşer anlar " misali...

İşte ben de her zaman , insanlara hizmet konularında görev almayı talep edenlerin, özellikle yerel kurumların başına gelmek isteyenlerin, hayatla yoğrulmuş ve bu hayatın içinde yorulmuş kişilerden olması gerektiğini düşünürüm ve savunurum. 

Yoksa mağdurun işinin halledilmesinin ve ihtiyacı olanın eksiğinin giderilmesinin adaletle yapılacağına inanmıyorum.

Bunu da yaşadığım ve gördüğüm tecrübelerime dayanarak söylüyor ve iddia ediyorum. 

Görmeyen göz, hayal kurar,

Yaşanmamış dertte ne arar,

Yürümediği yolda, yolunu şaşar,

Söyle çocuk , söyle,

Seni kim anlar?

Anlarsa seni , senin gibi ,senden olan anlar.

Allah a emanet olun...
YORUM EKLE

banner83

banner184