"Doğruyu söyleyeceğim, haksızlıklara karşı susmayacağım. Sonuçları ne olursa olsun doğruyu söylemekten ve haksızlıkların karşısında susmaktan asla vazgeçmeyeceğim ve asla vazgeçmemeliyiz" diyerek yazıma başlamak istiyorum.
Boş konuşmak, laf olsun diye laf söylemek bilgisiz insanların işidir.
Biraz şahsımla ilgili bir köşe yazısı olsa da bu yazım, "boş muhabbet", "laf olsun diye konuşuyorsun" ithamlarını yıllardır köşe yazarlığı yapan biri olarak hak etmediğimi düşünüyorum.
Yaşadığım mahallemdeki seçilmiş bir muhtarın bana bu kelimeleri kullanmasını da, onun cahilliğine ve haddizliğine veriyorum.
Ve bu kelimeleri, kendisine yakıştıramadığım gibi kendi sıfatına ve yaptıklarına yakıştırıyorum.
Önemli bir vakfın ilçemizdeki temsilciliğinde 5 yıl yaşadıklarımla edindiğim tecrübe ve deneyimlerime dayanarak, Sosyal Hizmetler konusunda bilgilerimi ve düşündüklerimi, gerek çoklu platformlarda, gerek şahsi olarak karşı karşıya tartışmaktan çekinmem ve çekilmem.
Malesef, BİLGİLİLER İLGİSİZ, İLGİLİLER BİLGİSİZ...
Özellikle seçilerek yetki ve makam sahibi verdiklerimizin her yaptığını alkışlarsak, yanlışlarına söz söylemezsek, eleştirmez ve karışmazsak, onların gözünde bizden iyisi yok.
Ama onlar her istediklerini, istedikleri gibi yapacaklar...
Yok böyle bir dünya...
7-8 senedir köşe yazarlığı yapıyorum. Aynı yolumdayım ve aynı yolumda devam ediyorum, edeceğim de...
Yeri gelir eleştiririz, yeri gelir takdir ederiz.
Yeri gelir susarız ama bekleriz ve izleriz, yeri gelir direk söyleriz.
Ancak bildiğimiz gerçektir, yemine gerek yok sözümüz de senettir.
Bugüne kadar hep bu doğrultuda yazılarımı yazdım ve hep bu doğrultuda söyledim söyleyeceklerimi.
İnanıyorum ki, birçok köşe yazarı arkadaşlarım da, ya olmaması gerekeni eleştiren ya da olması gerekeni destekleyen yazılar yazma düşüncesiyle konularını ele alırlar.
Ayrıca, bilgili ve hayatta birçok konularda tecrübeli olan kişiler yazarlık yapabilirler ve yazarlıklarını yıllarca sürdürebilirler.
Öyle her tarafa eğilip bükülenlerden, adamına göre muamele gösterenlerden olsaydık, şu an zaten bu işleri yapabiliyor olamazdık.
Haklıyı savunan, kişinin istediğini değil de doğru olanı konuşanlar var olduğu müddetçe, işlerini kendi menfaat yollarına göre çevirmeye çalışanlar rahat olamazlar.
Bizler, böyle kişilerin mevki ve makam edinmemeleri için mücadele etmeyi kendimize ilke edinmezsek, doğruluktan ve adaletten söz edemeyiz.
Sonra çıkarlar karşınıza, "boş laf yapma" derler.
Bu tip insanlar ne yazık ki günümüzde mevcut.
İşte benim sözüm bu tiplere.
O zaman susalım mı?
İşinize geleni söyleyelim, işinize gelmeyeni görmeyelim mi?
Meydan sizin gibilere kalsın değil mi?
Siz, kendinize göre böyle beklersiniz ama biz söylemeye, konuşmaya, eleştirmeye devam edeceğiz.
Ama şunu da iyi bilin, boş değil, boş muhabbetle hiç değil...
Allah'a emanet olun...
Boş konuşmak, laf olsun diye laf söylemek bilgisiz insanların işidir.
Biraz şahsımla ilgili bir köşe yazısı olsa da bu yazım, "boş muhabbet", "laf olsun diye konuşuyorsun" ithamlarını yıllardır köşe yazarlığı yapan biri olarak hak etmediğimi düşünüyorum.
Yaşadığım mahallemdeki seçilmiş bir muhtarın bana bu kelimeleri kullanmasını da, onun cahilliğine ve haddizliğine veriyorum.
Ve bu kelimeleri, kendisine yakıştıramadığım gibi kendi sıfatına ve yaptıklarına yakıştırıyorum.
Önemli bir vakfın ilçemizdeki temsilciliğinde 5 yıl yaşadıklarımla edindiğim tecrübe ve deneyimlerime dayanarak, Sosyal Hizmetler konusunda bilgilerimi ve düşündüklerimi, gerek çoklu platformlarda, gerek şahsi olarak karşı karşıya tartışmaktan çekinmem ve çekilmem.
Malesef, BİLGİLİLER İLGİSİZ, İLGİLİLER BİLGİSİZ...
Özellikle seçilerek yetki ve makam sahibi verdiklerimizin her yaptığını alkışlarsak, yanlışlarına söz söylemezsek, eleştirmez ve karışmazsak, onların gözünde bizden iyisi yok.
Ama onlar her istediklerini, istedikleri gibi yapacaklar...
Yok böyle bir dünya...
7-8 senedir köşe yazarlığı yapıyorum. Aynı yolumdayım ve aynı yolumda devam ediyorum, edeceğim de...
Yeri gelir eleştiririz, yeri gelir takdir ederiz.
Yeri gelir susarız ama bekleriz ve izleriz, yeri gelir direk söyleriz.
Ancak bildiğimiz gerçektir, yemine gerek yok sözümüz de senettir.
Bugüne kadar hep bu doğrultuda yazılarımı yazdım ve hep bu doğrultuda söyledim söyleyeceklerimi.
İnanıyorum ki, birçok köşe yazarı arkadaşlarım da, ya olmaması gerekeni eleştiren ya da olması gerekeni destekleyen yazılar yazma düşüncesiyle konularını ele alırlar.
Ayrıca, bilgili ve hayatta birçok konularda tecrübeli olan kişiler yazarlık yapabilirler ve yazarlıklarını yıllarca sürdürebilirler.
Öyle her tarafa eğilip bükülenlerden, adamına göre muamele gösterenlerden olsaydık, şu an zaten bu işleri yapabiliyor olamazdık.
Haklıyı savunan, kişinin istediğini değil de doğru olanı konuşanlar var olduğu müddetçe, işlerini kendi menfaat yollarına göre çevirmeye çalışanlar rahat olamazlar.
Bizler, böyle kişilerin mevki ve makam edinmemeleri için mücadele etmeyi kendimize ilke edinmezsek, doğruluktan ve adaletten söz edemeyiz.
Sonra çıkarlar karşınıza, "boş laf yapma" derler.
Bu tip insanlar ne yazık ki günümüzde mevcut.
İşte benim sözüm bu tiplere.
O zaman susalım mı?
İşinize geleni söyleyelim, işinize gelmeyeni görmeyelim mi?
Meydan sizin gibilere kalsın değil mi?
Siz, kendinize göre böyle beklersiniz ama biz söylemeye, konuşmaya, eleştirmeye devam edeceğiz.
Ama şunu da iyi bilin, boş değil, boş muhabbetle hiç değil...
Allah'a emanet olun...