İl Başkanı Muharrem Ün ile birlikte 89.3 Radyo Net’de Hülya Sürücü ile Detay Programı’na konuk olan Başaran, bütçe harcamalarını kamuoyuna açıklamadığı gerekçesiyle eleştirdiği Zeki Toçoğlu’na “Halka çık, hesabını ver” diye seslendi.
İşte Demokrat Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı Av. Cemal Başaran’ın Zeki Toçoğlu’na yüklendiği o sözleri ve canlı yayında yaptığı çarpıcı açıklamaları:
SES VE GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİNE İZİN VERMEYİZ
Radyo Programının ilk bölümünde söz alan Demokrat Parti Sakarya İl Başkanı Muharrem Ün, reklama dayalı seçim kampanyalarını eleştirdi ve bu kampanyaların çevreyi kirlettiğini ileri sürerek şunları söyledi:
“Seçimin hem ülkemize, hem de Sakarya’ya hayırlar getirmesini diliyorum. Bu seçim böyle bir dönemde gerçekten çok zor bir iş. Partililerimizle ve arkadaşlarımızla partimizi büyütmek için çaba veriyoruz. Bu davaya gönül verdik. Kökü ve mazisi sağlam, aynı zamanda temiz olan bir parti çatısındayız. Ekonomik şartlarımız müsait değil ama, geçmiş iktidarlarda olduğu gibi çevre kirliliğine yol açmamaya dikkat edeceğiz. Ses ve gürültü kirliliğine izin vermeyeceğiz. Anonslar yapmayacağız, broşürleri yerlerde çöp yığını haline dönüştürmeyeceğiz. Kimseyi rahatsız etmeyeceğiz, tıpkı geçmiş iktidar dönemlerimizde olduğu gibi…”
GÜVEN VE ASAYİŞ PKK’YA TESLİM EDİLDİ
Canlı yayında bir soru üzerine, iktidarın tek alternatifinin Demokrat Parti olduğunu ve partilerinin iktidara geleceğini öne süren İl Başkanı Muharrem Ün şöyle konuştu:
“Şu anda parlamentoda en büyük eksik Demokrat Parti. Bunu yaşanan sosyal sıkıntılarla görüyoruz. Örneğin Taksim olaylarında ve Güneydoğu’da görüyoruz. Devlet özellikle Güneydoğu’da halkın güven ve asayişini PKK’ya teslim etmiştir. Hırsıza mal emanet edilmiştir. Terör yok, şehit yok diyorlar, halbuki 2002 yılına kadar memleketi sıfır anarşi ile teslim etmiştik. Birkaç yıl önce Habur’da devlet töreni ile karşılananlara gösterilen tölerans, daha sonra APO’yu devletin başına bela etti. Bu sıkıntı Demokrat Parti, DYP ve Anap’ın parlamentoda olmayışının sıkıntısı… Muhalefet görevini yapmış olsaydı ne kirlilik olurdu, ne de PKK’nın baskısı ve eziyeti olurdu. Ne insanlar ezilirdi, ne de şehit olurdu. Esnaf kepenk kapatma noktasına gelmiş, sanayi durmuşsa, evde aş pişmiyorsa, esnaf vergi veremez hale gelmişse bu Demokrat Parti’nin eksikliğinden kaynaklanmıştır.
BAŞKANLIĞA LAYIK BİR ADAYIM
Av. Cemal Başaran da programda aday olma gerekçelerini sıraladı. Başaran tecrübe ve birikimleriyle belediye başkanlığına layık bir isim olduğuna inandığını ifade ederek şunları söyledi:
“Davası olanın tasası olmaz. Bu bizim davamız. Nerde ne zaman bize görev verilirse hazırız. Bu göreve ben layık mıyım derseniz evet. Layıkım. Birikimlerimizle bu kadar karışık bir ortamda uygun bir belediye başkan adayı olduğumu düşünüyorum”
ALİ DÜNYA DAVA ADAMI
Bir soru üzerine işadamı Ali Dünya ismi yerine kendisinin aday gösterilmesini değerlendiren Av. Cemal Başaran, şöyle konuştu:
“Ali Dünya halen GİK üyemizdir. Sayın Dünya’nın parti mensubu olmasından, GİK üyeliğinden iftihar ederiz. Sakarya’nın önemli işadamlarından olmasına rağmen, asla iktidar ve güçten yana biri olmayıp, inandığı davadan ve doğrudan yana olmayı tercih etmesi takdire şayandır. Aday olmak bir istek gerektirir. Kendisi aday olmak istemedi ama, ben aday olmayı istedim. Cemal Başaran ismi ne kadar etkilidir derseniz, bu bir seçim sürecidir. Her aday eşit şartlardadır. Milletimizin kimseye garantisi yoktur, kararı halk sandıkta verecektir. Ama bizim kadrolarımızda sağa sola savrulan az sayıda insan var. Bizim çizgimizden gelen bir dünya Bakan, bu ülkede halen pozisyonunu korumaktadır. Tecrübe ve birikimlere sahip bir aday olmanın ayrıcalığını taşıdığımı düşünüyorum. Ben bu birikimlerime güvenerek aday olmaya karar verdim. Demokratik bir vizyon ve vatandaşa güzel bir ayrıcalık kazandıracağıma inanıyorum”.
Radyo programında Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na yüklenen Av. Cemal Başaran, “Toçoğlu’nun denenmiş biri olması avantaj mıdır, dezavantaj mıdır” sorusuna şöyle yanıt verdi:
TOÇOĞLU SANDIKTA HALKA HESAP VERECEK
“İktidar partisinden olması yakın zamanda bir avantajdı, ama dezavantaja da dönüşebilir. Süreç çok hızlı ve derin işliyor. Süreç yerel seçimden çok genel siyasete dönüştü ve bu genel siyaset partileri ne kadar etkileyecek göreceğiz. Yıkılan bir iktidar ağacının altında kalmak da var. Ama biz rahatız, tertemiz geliyoruz, geçmişin hesabını verecek olan da kendisidir. Sorgulanması gereken çok sayıda icraatları vardır. Canı yananlar kendisini eleştiriyor, o eleştiriler kulağına gidiyor mu bilemem ama, mutlaka sandıkta o eleştirilerin ve icraat hatalarının hesabını verecektir. Milletin iradesine asla ipotek koymayız ama, Allah ile vicdan muhasebesi yapacak olan halkın beni değerlendireceğini düşünüyorum.”
“Büyükşehir belediyesinin sınırları genişledi, sorumluluk almaya ne kadar hazırsınız?” sorusunu cevaplandıran Başaran, şunları söyledi:
“DİKTATÖR ZİHNİYETİYLE MEMLEKET YÖNETİLMEZ”
Demokrat Parti adayı Başaran, Büyükşehir belediyesinin diktatör zihniyetiyle yönetildiğini ima ederek şöyle konuştu:
“Sakarya büyük bir metropol şehir oldu, tamam ama, burada da çok ciddi liyakat ve ehliyet gerektiren bir belediye başkanına ihtiyaç var. Hukuki yönüyle ve aktiviteleriyle hareket eden bir başkana ihtiyaç var… Tabi ki kendi akıl ve zekasıyla müdahaleler olacak ama, tüm STKları da içine alan bir ortak akılla şehri yönetmeniz gerek. Bir diktatör zihniyetiyle bu memleket yönetilmez. Ben Sakarya vizyonu geliştirmek istiyorum.
GÖREVİNİ İHMAL EDİYOR
“Bütçe açıklarını, tarım arazilerini ona, buna satarak örtmeye çalışan belediye başkanları görüyoruz. Buna dur demek lazım”şeklinde konuşan Cemal Başaran ortada bir görev ihmali olduğunu ileri sürerek şöyle konuştu:
“Büyükşehir’in çarpık gidişe dur demediğini görüyoruz. Bu bağlamda görevlerini ihmal ettiğini düşünüyorum. Tarım arazilerine binalar yapan, depremi hiçe sayan, projesi dahi olmayan bir büyükşehir belediyesi olabilir mi? Tarım alanları bina ile dolduruluyorsa, dışarıdan göç alımı sağlanıyorsa bu kontrolsüzlüktür, ölçüsüzlüktür ve vizyonsuzluktur. Sakarya’yı marka şehir yapmamız lazım. Eskişehir örneğini unutmayalım.”
ZAYIF VE YETERSİZ KALDI
Radyo programında “Zeki Toçoğlu ne kadar başarılı olabildi?” sorusunu yanıtlayan Başaran, Toçoğlu “Zayıf ve yetersiz kaldı” dedi ve şöyle konuştu:
“Sayın Toçoğlu iktidar gücüne dayanmasına rağmen, elindeki imkanlar ve verilerle vardığı hedefler noktasında değerlendirdiğimizde, zayıf ve yetersiz kalıyor. Kendi yönetiminde alt belediyelerdeki koordinasyonsuzluk, Sakarya vizyonunu birlikte oluşturamama ve hedefe birlikte yürüyememe başarısızlığı ile karşımızdadır. STK’lar, sendikalar ve üniversitemiz önemli bugün noktalara geldi. Onlarla sorunları çözmek ve öncelik sıralamasını belirlemek lazım. Ancak sayın Toçoğlu’nun önceliğinde yol yapmak ve kaldırım yapmak var. Halka danışmadan hareket ediyor ve demokratik yaklaşım sergilemediğini, “ben yaptım, oldu” mantığıyla hareket ettiğini düşünüyorum. Danıştığı insanlarla birlikte çabuk düşünüp karar veriyorlar, yanlış adımlar atıyorlar. Biz onlar gibi yapmayacağız, Sakarya’yı halka danışarak ve halkla birlikte yöneteceğiz. Bütçe denkliği sağlayacak ve israf etmeyeceğiz”
BORÇLARIN HESABINI VERMEL
Büyükşehir bütçesinin şeffaflıktan uzak olduğunu ima eden Av. Cemal Başaran, “Belediye açıklarını giderme noktasında 16 milyonluk faiz ödendiğinden bahsediliyor. Masa başında oturan personel sayısının arttığını görüyoruz. Az kadroyla akıllıca hareket etmesi ve belediyeyi yönetmesi lazım. Konuşulanlara göre geçmiş 5 yıllık dönemde borçlarda büyük oranda artış olduğu söyleniyor. Bunları net olarak ortaya koyması lazım, aksi halde seçime birkaç gün kala yaldızlı broşürlerle halkın karşısına çıkmasın. Bu durum halkı yanıltmaktan başka bir şey olmaz. Sayın Toçoğlu’nun borçların ve yaptıklarının hesabını vermesi gerek.”şeklinde konuştu.
DEMOKRATLIKTAN UZAK
Büyükşehir Belediyesi’nin borçlarını kalem kalem açıklamamasına tepki gösteren Başaran, “Bugün Kanarya Sevenler Derneği bile kongrede gelir gider açıklaması yapıyorsa, Büyükşehirin mutlaka yapması gerek. Şeffaf değil mi derseniz? Antidemokratik yaklaşım sergilediklerini söyleyebiliriz. Genel merkezin memur atar gibi aday ataması yaptığını ve bu durumun tepki çektiğini, ayrıca ciddiye alınmadan insanların bir kenara itilip küstürüldüğünü görüyoruz. Demokratlıktan kimse söz etmesin. Biz göreve gelirsek demokratik olacağız” dedi. Başaran ayrıca, “Milletin içinde olacağıma, mücadeleci bir başkan olacağıma söz veriyorum. Birlikte yönetimin kolaylıklarından ve demokrasinin yüksek zekasından en iyi şekilde yararlanacağım. Alt belediyelere en ufak yanlışında göz yummayacağım. İsrafa izin vermeyeceğim. Kararlarda istikrar isterim. İmar sopasını asla kullanmamak lazım” şeklinde konuştu.
FIRSATI AVANTAJA DÖNÜŞTÜRMEK GEREK
“Büyükşehir Belediyesi’nin yüklü miktarda borcu varsa, bu borçlara rağmen hizmeti nasıl getireceksiniz?” şeklindeki soruyu cevaplandıran Başaran, “Seçmen başına belediyelere İller Bankasından destek gelecek. Bunu iyi kullanmak lazım. Bu fırsat akıllıca kullanılırsa bir ekonomik fırsat doğacak diye düşünüyorum. İsraf yapmaz, öncelikleri iyi hesap ederseniz sorun yaşamazsınız. İktidar mensubu olmak avantaj değil, iyi ve demokratik yönetim de avantaja dönüşebilir. Biz de bu avantajı kullanacağız”dedi.
ADAY DEĞİŞİMİ ETİK DEĞİL
Radyo programında, CHP’nin Büyükşehir adayını önce Raşit Dünya, daha sonra da Ecevit Keleş olarak açıklamasını demokrasiye etik olmayan bir durum olarak yorumlayan Cemal Başaran şunları söyledi:
“Şunu kabul etmek lazım, iktidarın parti içi demokrasi noktasında zaafları fazla. İlçe başkanından meclis üyesine kadar, nerdeyse genel merkezin atadığı bir yapı var. MHP ve CHP’nin de parti içi yapılarında antidemokratik bir yapı ve uygulama var. İkisinin de demokrasiyi işletemedikleri ortada. Kurumsal yapı yok. Eğer öyle olsaydı Ecevit Keleş bu durumlara düşmezdi. Sayın Keleş Teşkilattan geldiği için, eğer bir önseçim olsaydı seçimi kazanabilirdi. CHP’nin iç yapısı da merkeziyetçi olduğu için bu duruma şaşırmamak lazım. Dik duruş çok önemli. Böyle olduğunu bile bile sayın Keleş de, Dünya da buna ses çıkarmayıp razı oldular. Böyle insanların teşkilatlarca desteklenmesi gerekir, aksi halde yalnız kalır ve başarısız olabilirler.
GİT DEDİLER GİTTİ, GEL DEDİLER GELDİ
Aday değiştirince sıkıntı yaşadılar, bunun sıkıntısı tabi ki seçime de yansıyacak. Ecevit Keleş git dediler gitti, gel dediler geldi. Bunu eleştirmek istemem, tabi ki sayın Keleş’in kendi tercihidir ama, ben olsaydım bu duruma kendimi düşürmezdim. Tabi ki bunların acısı olacaktır. Rakibim Ecevit Keleş, ama şunu kabul etmek lazım, Demokrat Parti önce MHP ve CHP’yi geçmeli, sonrasında da Ak Parti ile mücadele etmeli. Siyahla beyaz arasında bir kararsızlık var. Halk siyah ve beyaz arasında sıkışmamalı. Demokratik kriterler noktasında notları düşük. Biz demokratik yapıya sahibiz, halkın da bunun bilincinde olduğunu düşünüyorum.”
TEPKİ OYLARI ETKİLİ OLABİLİR
“Ak Partinin büyük ölçüde mevcut başkanlarla yola devam kararı değişim bekleyen seçmenlerin tepki oylarını size döndürür mü? Ya da bu seçim sonucunu tepki oyları belirleyebilir mi?” şeklindeki soruyu cevaplandıran Cemal Başaran, “Böyle bir belirsizlik ve kargaşa ortamında, parti içinde üyesinin, delegesinin, hatta üst yönetiminin dahi etkin olamadığı bir süreç yaşadılar. Çok sayıda aday arasından değişim yapabilecekken yapmadılar. Ama bu onların antidemokratik sisteminden kaynaklanmaktadır. Bu durum çoğu insanı küstürdü. Elbette bu küskünlük seçime yansıyacak” dedi.
DAVAMIZIN NEFERİYİM
“Seçilemezseniz gelecek dönemde yeniden aday olur musunuz? Ya da genel seçimlerde milletvekilliğine soyunur musunuz”şeklindeki soruyu cevaplandıran Demokrat Parti adayı Başaran, “Önemli ölçüde tecrübelerim var. Biz davamızın neferiyiz. Bir iddianın sahibiyim. Yoksa asla sağlam bir duruş sergileyemezsiniz. Gelecek nesiller adına siyaset yapıyor da olabilirim. Kısa süreli hedefler koysaydık bir yere varmaya çalışırdık, ama zor şartlarda dahi dik durmaya devam ediyoruz. Çocuklarımıza bırakacağımız çok güzel bir duruş ve tavırdır bu. Millet doğruyu görecektir ve doğru olana, hak edene oyunu verecektir” şeklinde konuştu.
Demokrat Parti Sakarya İl Başkanı Muharrem Ün programın sonunda 28 Şubat sürecinin yıldönümüne ilişkin bir değerlendirme yaptı. Ün şöyle konuştu:
28 ŞUBAT SAKIZ GİBİ AĞIZLARINDA
28 Şubat Demokrat Parti ve Menderes, Özal hadisesini bugünkü iktidar sakız gibi çiğniyor. Zerre kadar o hadiselerin muhatabı olmamışlardır. Aksine bu davaya üç tane şehit veren biziz. Bu davaya 12 Mart’ı, 1980 ihtilalini yiyen biziz. Bunlar hep böyle güzel bahçelerde oynayıp cenazelerde ağlayan insanlar. Hiçbir hadisenin içinde olmamıştır. Uyuşturucu çocuk yaşa kadar indi. Devlet ve vakıf üniversitelerinden mezun olanlara iş imkanı sağlamak, çiçek bahçeleri ekmekle olmaz. Bu gidişe dur demek lazım.
Güncelleme Tarihi: 02 Mart 2014, 14:15