İnsan beden, zihin ve kalp yapılarından oluşmaktadır. Bu unsurlar birbirini tamamlayan ve destekleyen bir durumdadırlar,her unsurun farklı ihtiyaçları vardır.Bedeninin ihtiyaçları gıda, su, giyim gibi maddi ihtiyaçlarken, zihnin ihtiyacı ise akıl ve gözlem yoluyla elde edilen bilgidir. Kalbin ihtiyacı ise iman, adalet ve sevgi gibi yüce değerlerdir. Bedenin ihtiyaçlarını yeryüzü(toprak), zihnin ihtiyaçlarını bilim, kalbin ihtiyacını ise din giderir.Bu ihtiyaçlar önem durumuna göre dengeli bir şekilde dikkate alınıp karşılandığında insan sürekli olarak yükselecek, tekamül edecektir, insanlık seviyesini sürekli yükseltecektir. Bu ihtiyaçların öncelik, önem ve denge durumları dikkate alınmazsa insanın insanlaşma sürecinde sorunlar çıkacak ve bozulmalar artacaktır.
Bu ihtiyaçları biraz açıklamak gerekirse:
1. Bedeni, maddi ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlarımız hayvanlarla ortak ihtiyaçlarımızdır. Yemek, içmek, çoğalmak, barınmak, güvenlik gibi. Buradaki beklentimiz,aradığımız şey; doymak, çoğalmak, ısınmak, yaşamak vb.
2. Zihni, akli (maddi akıl), akademik ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlarımız, hayatımızdaki nasıl sorusuna cevap arar. Genellikle tabiatta görünen şeylerle ilgilidir, bu nasıl çalışır, bunun içinde ne var, bunu şöyle yaparsam bana ne fayda sağlar. Doğanın ve eşyanın nasılını çözmek, ölçüp biçmek ve onu kontrol altına almak ister, ondan menfaat sağlamak ister. Dolayısıyla gördüğü herşeyin bilgisine ve kendisine sahip olmak, güç sahibi olmak ve ne pahasına olursa olsun başarmak ister. Kullandığı akıl duyuları ile bağlantılı olan maddi akıldır, parçalayıcı (parçaylayla ilgilenen) ,somut akıldır. Sadece duyuları ile algıladığı şeyler ile ilgilenir, duyu dışı alanla ilgilenmez, hatta maddi aklı mutlaklaşırıp duyu dışı alemi hafife alan taassup sahipleri bile olabiliyor. Bu ihtiyacımızı bilim çalışmaları karşılamaktadır.
3.Kalbi(manevi akıl), dini ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlar insanın hayatının amacını sorguladığı, kendisinin ve eşyaya dair niçin sorularına cevap aradığı en üst ihtiyaçlardır. Ben kimim,nerden geldim, nereye gidiyorum, ne yapmalıyım,nasıl yapmalıyım, bu koca kainat neden var, kim var etti, bunu yapan ne istiyor, gibi sorulara cevap arar. Bu arayış düzeyinde maddi bakış açısının üstüne çıkıp, bütünü görmeye başlayıp, bütünü arayıp, soyut düşünmeye büyüyüp, nasıl sorusundan faydalanıp niçin sorusuna cevap arandığı bir düzeydir. Görünenin ötesindeki görünmeyeni bulmaktır, o yüzden görünmeyeni görmeye iman denir. Büyük resmi görmeye başladığında, amacı aradığında, daha yüksekten bakabildiğinde , insanlık seviyen yükseldiğinde görünmeyenler görünür hale gelmeye gelmeye başlayacaktır, bu da ancak manevi akıl ile görülecektir. İşte dinin alanı burasıdır, dinin hedefi de insanın bakış açısını (aklını) çocukluktan (maddi akıldan) yetişkinliğe (manevi akla) taşımaktır. Bunu başarabilmek için insanın maddi bir şeye gereksinimi yotur, kendine gelmesi yeterlidir.Sağlıklı bir yetişkin olmak için sağlıklı bir çocukluk yaşamış olmak gerekir. Yani bilgi sahibi olmak, bilimden faydalanmak sağlıklı bir din bakışına sahip olmak için gereklidir, önemlidir. Bilimi mutlaklaştırp, bilimin herşeye cevap verdiğini düşünüp orada kalmaktır sorun olan. Bilim (maddi akıl) , yanlış dini bakış acısını (manevi aklın) düzelenin en önemli yoludur.
İnsanın her üç ihtiyacıda önemlidir ve önem durumuna göre bu ihtiyaçları dengeli bir şekilde karşılanmalıdır. Maddiyatı önceleyen modern kapitalist dünya insanı daha fazla ve rahat sömürebilmesi için bedenine ve maddi aklına vurgu yaparak, bu alanların ihtiyaçlarını abartmakta ve ona ürünler pazarlamaktadır.Bununla birlikte insanı insanlaştıran, sömüldüğünü farkettirecek bilince erdirecek , sömürücüleri açığa çıkaracak, büyük resmi görmesini sağlayacak , asıl ihtiyaçlarının farkına varma bilincine erdirecek manevi akıl (din) ihtiyaç alanını küçümsemekte ve hatta yok saymaktadır. İnsanın aklı hep çocuk kalsın yetişkinliğe erişmesin istenmektedir. Elbette bedenimizin ihtiyaçlarını ihtiyacı ölçüsünde giderelim, elbette eşyaya ve kainata ilişkin bilgi sahibi olalım, bilim ile ilgilenip, bilim çalışmalarını takip edelim , ama büyük resmi unutmadan, amacımızı (nerden gelip nere gittiğimizi) hatırlayarak, kainatın yaradanını bilerek ve bizi gördüğünü bilerek. Kainata takılıp kainatı yaradanını unutarak değil. Bilgiyi alalım bilgeliğe varalım.
Bilgi güç verir, bilgelik tevazu, adalet, merhamet.
Bilgi parçayla ilgilenir, bilgelik bütünle.
Bilgi başarıyı hedef edinir, bilgelik erdemli ve ahlaklı olmayı.
Bilgi sadece dünyayı hedef alır, bilgelik dünyayı ve ahireti.
Bilgili kişi acelecidir, bilge kişi sükûnete ermiştir.
Bilgili kişi çok bildiğini sanır , bilge kişi az bildiğinin farkındadır .
Bilgili kişi iddia eder, bilge bilgisinin yanlış olabileceğinin farkındadır.
Bilgili kişi konuşmayı sever, bilge kişi dinlemeyi ve susmayı sever.
Bilgiyi bilim verir, bilgeliği din verir.