İnsanın temel zaafları, kötülükleri, ahlaksızlıkları hangi zamanda ve mekânda yaşamış olursa olsun, hangi ideolojiye sahip olursa olsun aynı, değişmiyor.
Bununla birlikte insanca yaşama ilkeleri, iyilikleri ve güzellikleri de aynı şekilde.
Etrafımıza baktığımızda görüyoruz ki, biri başka bir ideolojiye (veya siyasi görüşe) sahip, diğeri tam zıddı bir ideolojiye ama aynı ahlaksızlığı yapıyorlar.
İkiside kaynağını araştırmadan insanlara iftira atıyor, hakkını yiyor, tartışmada haklı çıkmak için gerçeği çarpıtıyor, karşı tarafı ahlaksızlıkla itham ederken kendisinin paçasından sızan ahlaksızlıklarını hiç hesaba katmıyor.
Bazen de bakıyorsun, tam ters ideolojilerdeki insanlar aynı insanlık ilkelerine sahip çıkıyor, kendi grubundan olsa bile yanlışa yanlış, doğruya doğru diyor.
O zaman anlıyoruz ki, bizim insanca davranmamızı sağlayan şey sahip olduğumuz ideoloji-öğreti-inanç değil, içimizdeki insanlık kalitesidir.
İnsanca yaşama niyeti olmayan, hak yememeye dikkat etmeyen, merhameti olmayan, minnet duygusuna sahip olmayan, duracağı sınırı bilmeyen insana hiçbir görüş ve inancın faydası olmaz.
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir.
Asıl erdemli kişi Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir.
Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler.
İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takvâ sahipleri bunlardır. (Bakara Suresi, 177. Ayet)