Ne kadar da çok merak ile yazılarımı bekleyen okuyucularım varmış...
Çok fazla telefon ve mesaj aldım neden yazmadığıma dair.
Bu beni gerçekten inanılmaz mutlu etti, teşekkür ediyorum.
Küçük bir sakatlık yaşadım ve bu sakatlık hayatımı biraz olumsuz etkiledi.
Buna da şükür tabi ki.
Ama bu süreçte yazmak çok istemedim.
Pek de yazma modunda değildim açıkcası.
Öncelikle Hendek Devlet Hastanesine ilgi ve alakaları için çok teşekkür ediyorum...
Tam da bu yüzden biraz da sağlık sektörümüzden bahsetmek istiyorum.
Hendek Devlet Hastanesi son dönemler de ciddi bir ilerleyiş gösterdi.
Hizmet çok daha üst seviyelere doğru gidiyor.
Olması gerek de bu tabiki.
İnanılmaz gelişmeler olmuş hastanemizde.
Havası bile değişmiş diyebilirim.
Hizmet kalitesi yükselmiş.
Umarım çok daha iyi seviyelere gelir.
Değişimler var evet de...
Tüm hastane, doktorlar, personel değişse ne fark eder ki bizler değişmedikçe.
Beklemeye sabretmeye saygı göstermeye öylesine aciziz ki.
Yahu bekleme alanlarındaki koltuklar boş ama kapı girişleri ful insan dolu.
İnanılır gibi değil oysa ki sırası yazıyor orda, gelince çağıracaklar ama kapının önünde insan kalabalığı.
Sırasını tam da doktorun kapısının önünde bekleyen insanlar.
Hatta bir teyze tekerlekli sandalyeden kalktı sandalyesini kapının önüne sürdü tam kapının girişine sonra tekrar oturdu sandalyesine.
İçerden çıkan hasta uçarak mı çıkacak bilemedim ama kızımla kendimizi gülmekten de alamadık.
Sanki kapının ağzında bekleyince işleyişmi hızlanıyor, inanın anlamış değilim.
Otur koltuğunda bekle ya.
Önceden çok kızıyordum doktorlara, hemşirelere, suratsızlar gülmeye, tebessüm etmeye acizler diye.
Ama şimdi biraz daha anlayabiliyorum...
O kadar sabırsız hasta ile baş etmek gerçekten çok zor.
Ama o tebessümü hak eden saygılı hastalarda var tabi ki.
Maalesef ki arada tebessümü hak edenlerde kaynayıp gidiyor.
Biraz sabrı beklemeyi öğrenmeyi denesek mi?
Daha hoşgörülü olmayı sıramıza riayet etmeyi öğrensek mi?
Hoşça ve Sağlıkla kalın...