Ötekileştirme yedi temel sınıfta yapılır; Irk ve etnik köken, cinsiyet, din, cinsel yönelim, sosyoekonomik statü, yaş ve engellilik hali.
Şimdi bu sorulardan bazılarına bir engelli birey gözüyle bakalım.
Ben kimim değerli arkadaşlar?
Burada engelliolup olmamayı kimliğinizin bir özelliği yapıp yapmamanız durumu sizin engellilik bakımından kim olduğunuzu değiştirir.
Ben mesela kimliğimde engelli olmayı barındırıyorum, görme engelli olmak benim bir özelliğim.engelli olmak saklanılan, utanılan, ya da aşağılanan bir durum değildir.
Bazı ailelerde engelli birey bir çile ve kaynakları tüketen bir haşare olarak görülür. Bu ailelerin bireyleri kendilerini değersiz bir yük istenmeyen ve sevilmeyen biri olarak görürler.
Bazı ailelerde engelli birey çok sevilir ve kırılacak nadide bir porselen gibi korunur.
Bu aileler her şeyi bireyleri için yapar ve ondan hiçbir şey beklemezler. Böyle bir ailenin engelli birey sevildiğini hisseder ama kendini yetersiz ve bir işe yaramayan, kendi kendinebir şey beceremeyen asalak bir kişi olarak görür ve kendini ailesine mecbur ve bağımlı hisseder.
Bir başka ailede engelli birey herkes kadar değerlidir ve sevilir, engelli birey desteklenir ama bağımsız yaşam becerileri geliştirmesi için de yüreklendirilir. Bu ailelerin bireylerinden yetenekleri ile orantılı yüksek beklentileri vardır.
Bu ailelerin engelli bireyleri kendilerini değerli ve sevilmeye laik biri olarak hissederler, hayata katılmak için diğerlerindenfarklı da olsa yapabilecekleri şeyler olduğunu fark eder ve kendilerine hedef koyabilirler.
Koyulan bu hedeflere ulaştıkça başarabileceklerine dair olan inançları artar.
Fanusumuzdan çıkıp başkalarıyla karşılaşmaya başladığımızda karmakarışık mesajlar almaya başlarız.
“Maşallah çok akıllı” “çok da güzelmiş maşallah, tedavisi yok mu?”, “Allah öbür dünyada mükâfatını verir.” “Allah çekemeyeceğiniz çile vermesin, buna da şükür.”.
Bu konu komşu ya da diğer sağlam yetişkinlerden gelen tepkilerde en çok da sonuncusu benim sinirimi bozuyor, Ben çekilecek bir çile miyim?
Bazı nadir diğer yetişkinler sizin ihtiyaçlarınıza duyarlı davranırken sizi ötekileştirmemeyi başarır ama bunlardan bulmak baya zordur.
Eğer engelliyseniz etrafınızda sizinle benzer bir durumda olan birileriyle muhatap olmak, rol modellerine sahip olmak kendi potansiyelinizi anlamak ve gerçekleştirmek bakımından gereklidir. Ancak bu durumumu baskın gurup döndürüp kendi lehlerine kullanmak ister hep. “ama orada hep kendi gibilerle olur, kendini eksik hissetmez”, “Ama orada her şey engellilere göre düzenlenmiş, erişilebilir durumda, orada daha rahat yaşar”.
Baskın gurubun her iki söylemi de engellileri tecrit edip gözden uzağa koymanın, engellileri engelli köylerine, engelli kurslarına, engelli eğlencelerine…
Mahkûm etmenin kılıfıdır. “Ama biz hep onların iyiliğini düşünüyoruz, bunlar da kıymet bilmiyor canım.” Şimdi en kıymet bilmeyen üslubumla yine sağlamları yani baskın gurubu eleştireceğim, hem kör hem nankör halim geliyor sıkı durun.
Bu iyi niyetin altında ne gibi şeyler yatıyor dersiniz? Engellilik bir farklılık değil de bir eksiklik olarak görülüyor. Şimdi biz tüm mavi gözlü olanlar için ayrı okullar, köyler, işyerleri ve oyun alanları yapsak ve onlara desek ki siz nadir bulunuyorsunuz, ondan herkesin içinde kendinizi dışlanmış hissetmeyin diye biz sizin için bu mekanları yaptık, gidin oralarda takılın, bizim yanımıza gelemezsiniz, bizim size göre imkânlarımız yok zaten” desek nasıl olurdu? Özünde engellileri tecrit etmenin üç sebebi var: (1) “Sizi görmeye dayanamıyoruz,
Çekilin gözümüzün önünden (2) “şimdi bu topluma engelliliğin pek çok farklılıktan biri olduğunu anlatmak ve onlara çeşitliliğin güzel bir şey olduğunu öğretmek işimize gelmiyor zira biz bu toplumu biz ve onlar kalıpları üreterek, bir başka gurubu hor görerek yönetiyoruz, çeşitliliğin bir zenginlik olduğunu farkederlerse yandık”, (3) “Benim senin hayatını erişilebilir kılmaya gücüm var, bir çerez parası ya da bir ayakkabı kutusunu doldurmaz. Sana özel yerler yaptım, git oralara haline şükret,arada bana da dua et”.
Bu varsayımlar siyasi görüşten bağımsız olarak tüm yöneten kesimler için geçerlidir. Zira yönetimde kalmak için azınlıklara ve onların ihtiyaçlarına eğilmezsiniz, çoğunluğun oturduğu tribüne oynarsınız ki oylar gelsin.
Uzun lafın kısası baskın gurup elinde gücü bulundurur ve sistematik olarak güçlerini ve ayrıcalıklarını kendi lehlerine kullanırlar. Ezilen gurup ise baskın guruba tabidir, oyunu onların kurallarıyla oynar ya da benim gibi fırsatını buldukça böyle şeyleri dile getirir.
Güncelleme Tarihi: 05 Ağustos 2023, 13:31