CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adapazarı Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleşen 'Birlik ve Dayanışma' toplantısına katıldı. Vatandaşlar ve partililer olmak üzere yaklaşık bin 500 kişinin katıldığı toplantıda Kılıçdaroğlu, Sakarya'nın her ilçesinden bir kişinin yazılı verdiği sorusunu cevaplandırdı. Kılıçdaroğlu soruları tek tek aldıktan sonra, "Yazılı gelecek tüm sorulara cevap vereceğim. Hiçbir soru cevapsız kalmayacak. İlk defa böyle bir şey yapıyoruz. Siz soruyorsunuz ben cevaplıyorum" dedi.
SİYASET DİNLE İLGİLENMEZ
Kılıçdaroğlu, CHP'nin din konusunda suçlandığını yönündeki soruya,"CHP daha nitelikli insanlar yetişsin diye ilahiyat fakültelerini kurmuştur. Dine karşı olan bu ilahiyat fakültelerini kurar mı? Kuranı okuyoruz ama mealini bilmiyoruz. Mustafa Kemal ne yaptı Kuran'ın Türkçe mealini hazırlattı. Dine karşı olan bunu yapar mı? Ankara'yı bilirsiniz Kocatepe Camii. Bu camiiyi kuran rahmetli İsmet İnönü'dür. Dine karşı olan bunu yapar mı? Bir dönem dediler ki 'Siz camiileri ahıra cevirdiniz' İzmir'de örnek verdiler. Camiiyi yıkan Yunan askerleri, camiiyi onaran CHP'liler. Diyanet İşleri'nin hazırladığı İslam ansiklopedisi var. Evet askerler bir dönem camiilerde yatmıştır. Osmanlı da da yatmıştır. İsteyen İslam ansiklopedisine bakar. Neden camiilerde kalıyor askerlerimiz. Yatacak yer yok.
Camiide yatan bu arkadaşımız ne oluyor. Camiide şehit oluyor. Eskiden bu askerlerin neleri vardı, atları vardı, atları nereye bağlayacaklar. Camiiye bağlayacaklar. Bu kadar iftira atıyorlardı. Hiç kimsenin inancını siyaset yapmayız. Bir adam dini siyasete alet ediyorsa bilinki en büyük sahtekar odur. Siyaset dinle ilgilenmez. Allah'la arasına girmez. Gittiğiniz yerlerde sorun camiilerin kim temizliğini yapıyor. CHP'li belediye başkanları yapıyor. Hepimiz inançılıyız. Ben müslümanlığı doğuşu itibariyle insanlığın en büyük değeri olarak görürüm. Eğer sevgili peygamberimiz ilim Çin'de bile olsa gidip öğrenin diyorsa ilime verdiği önemi gösterir. Eğer cennet annelerin ayaklarının altında diyorsa sevgili peygamberimiz anneye verilen değeri gösterir" dedi.
PARLAMENTER SİSTEMİN 150 YILLIK TARİHİ VAR
Kılıçdaroğlu başkanlık sisteminin tam olarak Amerika Birleşik Devletlerinde uygulandığını söyleyerek, "Başkanlık sisteminin tam anlamıyla uygulandığı ülke vardır. Amerika'dır ve burada da başkan en zayıf halkadır. Eyaletler kanun çıkartırlar. Ama bizim özümüzde parlementar sistem vardır. Ne zamandan beri Osmanlı'dan beri. 150 yıllık tarihi var parlementer sistemin. Bunu daha güzel hale getirebilir miyiz? Evet bunları yapabiliriz. Kendilerine söyledik. Sayın Davutoğlu geldiğinde kendisine şu soruyu sordum; Bu anayasada sizin görevinizi yapmanıza engel olan düzenleme var mı? Dedi ki yok. Ama bu anayasada değişmesi gereken maddeler var. Sayın Davutoğlu inanıyor, ben de inanıyorum. Anayasa kitabını eline alan herkes benim anayasam demeli. Şimdi diyorlar ki değiştirelim."
ADAM ÖLDÜRMEKLE SORUN ÇÖZÜLMEZ
Kılıçdaroğlu "Kürt meselesini nasıl çözeceksiniz?" yönündeki soruya ise şöyle cevap verdi:
"Önemli bir konu. Herkesi ilgilendiriyor. Beni de ilgilendiriyor. Türkiye'nin 35 yıldır çözülemeyen sorunu. İki baldırı çıplak edebiyatı ile başladı. Bu sorun nasıl çözülür. Samimi olarak masaya oturmak gerek. 4 siyasi partinin lideriyle masaya oturacaksınız. Bunu sağlamak için TBMM Başkanı'na mektup verdim. Bu konuda genel başkanların görüşünü alalım dedim. Meclis başkanı 'Peki' dedi. Ama siyasi parti liderlerini davet etmedi. Yukarıdan izin alamadığı için. Gazi mecliste bu sorunu çözmek için daha
aktif rol üstlenmek zorundadır. Adam öldürmekle bir sorun çözülmez. Siyasi sorundur, siyasetle çözülmesi gerekir. Çözebilirler mi asla çözemezler. Vatandaşın desteğini almak gerek. İngiltere, İspanya nasıl çözdü? Bu sorunu CHP dışında kimse çözemez. Bizim genlerimizde Kuvayi Milliye ruhu vardır. Çok açık söylüyorum."
ENSAR VAKFI'NDA TEK OLAY YOK
Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu için kullandığı sözler için şunları söyledi:
"Bakın, samimi düşüncelerimi anlatayım. Hayatımda en çok değer verdiğim insan annemdir. Bakın babam demiyorum. Babamın da saygısı var. Bütün dertlerimi annemle paylaşırım. Eğer harçlık isteyeceksem gider önce anneme söylerim. Anne ve çoçuğun iliskisi böyledir. Eğer çocuğu sivrisinek ısırmışsa en çok üzüntüyü duyan annedir. Karaman'da olay oldu. Ben oraya milletvekili arkadaşlarıma çok dikkatli dil kullanmalarını istedim. Olayın soruşturulduğunu da biliyoruz. Beni yaralayan ne oldu? Bakan konumunda olan birisi bizim için kadın erkek farketmez bakan o. Bakan olarak görevini yapması gerek. Çıkıp şunu söylerse 'Ya bir bir seferlik olay oldu' derse bu olmaz. O çocuklar bizim çocuğumuz. O çocukların anneleri fakir aileler. Çocuklarını götürmüşler Ensar Vakfı'na yurtlara yerleştirmişler. Bu yurtlar bir defa kanun dışı.
Çünkü vakıfların ve derneklerin ilk ve orta için yurt açmaları yasaktır. Belediyelerin de yurt açması yasaktır. O nedenle ben CHP'li belediyeler derken üniversite öğrencileri için örnek dedim. Kanun açık, 'Milli Eğitim Bakanlığı açar' der. Kanun bu görevi vermesine rağmen Milli Eğitim bugüne kadar bir yurt bile açmadı. Niçin bir yurt açmıyorsunuz. Niçin açmıyorsunuz? Para mı yok? Var. İmkan mı yok? imkan var Müteahhitte var. Öğrenci de de var, fakir aileler de var. Bizim kadın milletvekillerimiz ailelerle görüştü. Biz çocuklarımızı Ensar'a verdik diyorlar. Vakıfa verdik diyorlar. Ensar Vakfı diyor ki "Bu yurtlar bizim değil" Ama inkar ediyorlar. Bu yurtlar bizim değil. O zaman bu yurtlar kimin? Bu ailelerin hiçbiri belki CHP'ye oy vermiş değil. Ben o ailelerin çocuklarına ve o ailelere sahip çıkmak zorundayım. Şunu söyleseydi bakan başım üstüne derdim. 'Olay çok ciddidir. Olayın üzerine gidilmesi gerek. Bakanlık olarak hiçbir boşluk bırakmadan soruşturmayı yapacağız.
Anneler babalar emin olsun' deseydi is bitmisti. Onu bırakıp çocukları bırakıp da Ensar'ı savunursa olmaz. Sözlüğü açtım. Deyimler sözlüğünde önüne başlayan deyimleri sözleri buldum. Önüne dikilmek, önüne katmak, önüne yatmak. Şimdi önüne yatmak iki anlama geliyor. Bir kimsenin önüne boylu boyuna uzanmak. Bunu bir cümle içerisinde kullanıyor, yıkım ekiplerini durdurmak için iş makinelerinin önüne yatıyor. Bu rastlanan örnek evi yıkılmasın diye. İkinci anlamı ise bir kişi veya kurumu korumak amacıyla elindeki imkanları kullanmak. Ona da örnek veriyor. Sen bildiğini yap ben gerekeni yaparım. Bu bir Anadolu deyimidir.
Bir örnek vereyim. Rıza Sarraf telefonundan şüpheleniyor. İçişleri Bakanı'nı arıyor. Onun verdiği cevap bu. 'Emniyete, MİT'e de sordum. Senin kılına zarar gelmez. Zarar gelirse ben senin önüne yatarım' Rıza Sarraf için bu deyim kullanmıştı. İlk bizim siyasi literatürde kullanan dönemin İçişleri Bakanı'dır. 2014 yılında TV'ci arkadaş bu kelimeyi bana soruyor. 'Bu kelime argo kelime midir?' diye, ben "hayır' diyorum. İçişleri Bakanı ona güvence veriyor. Şimdi bunu aldılar cinsiyetci yaklaşımıyla bir kadına hakaret. Benim söylediğim gayet net. Siz çocukların haklarını savunacaksınız. Ensar'ın değil. 'Bir sefer oldu' diyor bu vakıfta. Bu salı günü grupta açıklayacağım. Bir sefer de değil. O annelerin çektiğini o bakan biliyor mu?"
BU POLİSLER MİLLİDİR
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milli polis kurulmasıyla ilgili sözleriyle ilgili gelen soruya ise, "Polis teşkilatından şunu istedim; Hiçbir zaman iktidarın polisi olmayın halkın polisi olun. Vatandaşın can güvenliğinden sorumlu olan polistir. Namusundan öyledir, kanun öyle. Bu kadar temel böyle. Şimdi kalkmıs böyle diyoruz ki milli değil. Bu polisler millidir. Başımız üstünde yeri vardır" dedi.
TÜRKİYE İYİ YÖNETİLMİYOR
Kılıçdaroğlu bütün dünya ile kavgalı olduğumuzu belirterek, "Rusya, Irak, İran, Suriye, Libya, İsrail ve de şimdi Bulgaristan. Niye kavga ediyoruz. Barış bizim neyimize yetmiyor. Dış politikalar ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Durup dururken bir sabah kalktık Suriye'yi baş düşman ilan ettik. Demokrasi yokmuş. Oraya silah gönderip müslümanı müslümana kırdırmak olmaz. Ankara'da bombalar patladı. IŞİD belası çıktı. O yetmiyormus gibi ikincisi çıktı. Barış bizim neyimize yetmiyor, niye barıs içerisinde yaşamıyoruz. Türkiye iyi yönetilemiyor, liyakat sistemi Türkiye'de çöktü. Yaşadığımız sorunlar CHP'nin sorunu değil. Hepimizin ortak sorunudur" diye konuştu.