10 gündür ilk kez adımımı yaşadığım apartman dairesinin dışına attım.
Öylesine heyecanlandım ki size anlatamam.
Sanki aylardır eve hapsolmuşumda gün yüzü görmemişim gibi.
Tabiki her günüm için şükür ettim evim de hafif geçirdiğim ve inşaAllah atlattığım için.
Hastanelerde yoğun bakımlarda bu lanet hastalık ile yaşam mücadelesi veren nice insan varken, ben hastanede olmadığım için tabiki şanslı idim.
Rabbim dünyadaki tüm hastalıklara acil şifalar versin...
Heyecandan gece nerde ise hiç uyumadım.
İlk işim soluğu yeşillikte köyüm de almak oldu, tabiki bunu maske ve mesafe ile yaptım.
Ana baba ocağıma hasret gidermeye koştum.
Yeşilliğe insan 10 günde hasret kalır mı?
Çimene, ağaca, yaprağa Allah’ın bahşettiği tüm güzelliklere hasret ve özlem ile baktım.
Sanki ilk kez yaprağa dokundum.
Mis gibi köy havasını doğayı içime doya doya çektim.
Koku duyum tam olarak gelmemişte olsa.
Yemyeşil bahçeyi ağaçları kuşları böcekleri doğayı kucakladım ve Selam Olsun diye seslendim.
Bahçede dolandım durdum. Akşamında da tutku ile oynadığım tenise koştum.
Sanki yıllardır oynamamış gibiydim.
Elime raketi alınca ve kort ile buluşunca o anki mutluluğumu heyecanımı anlatamam.
Bu hastalığı geçirmeyenler şimdi diyecekler ki 10 gün için mi tüm bu yazdıkların.
Evet aynen öyle 10 gün diyip geçmeyin.
Apartman dairesinde iseniz, çalışan ve spor yapan biri iseniz ve hastalıktan sebep çıkamıyorsanız çok zor.
10 günlük evde hapis hayatımda aklıma en çokta kader mahkumları geldi.
Hiçbir günahı olmadan yatan kader mahkumları.
Aman Allah’ım suçsuz yere hapis edilmek.
Özgürlüğünün alınması.
Ne kadar acı.
İçim cız etti onlar için.
Şu 10 günlük süreç özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu öylesine güzel hissettirdi ki.
Yaşadığımız hayatın, aldığımız nefesin değerini.
Ve kader mahkumlarının böylesi ağır imtihanını.
Rabbim ağar imtihanlar ile bizleri sınamasın.
Ve tüm kader mahkumlarının yar ve yardımcısı olsun.
Sağlığımızın ve özgürlüğümüzün elimizde kalması dileğiyle hoşça ve dostça kalın...