Hendek Gündem

BAŞKANLIK SİSTEMİ TERCİH MESELESİNİN ÖTESİNDE BİR ZORUNLULUK

SAKARYA

Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nebi Miş, son günlerde gündemde olan ‘Başkanlık Sistemi’ tartışmalarını değerlendirdi.



Siyasal sistemde değişikliğe gitmenin tercih meselesinin ötesinde bir zorunluluk olduğunu söyleyen Nebi Miş, Türkiye’de özellikle 1990’lardan beri tartışılan siyasal istikrarsızlığın çözümü için Başkanlık Sistemine geçmenin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. 2014 yılında mevcut Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle siyasal sistemin adı konulmamış bir yarı başkanlık modeline dönüştüğüne işaret eden Miş, “Bugün Cumhurbaşkanının ve Başbakanın aynı siyasi gelenekten gelmesi sayesinde siyasal sistemde bir kriz yaşanmasa da, gelecekte bu sistemin, anayasal çerçeve üzerinden dönüştürülmediği takdirde çatışma ve yetki karmaşası doğurması kaçınılmazdır. Dolayısıyla sistem tartışması, siyasal bir tartışmanın ötesinde, teknik bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.

Rejim Değişikliği Değil

Türkiye’de Başkanlık Sistemi tartışmasının, rejim değişikliği olarak algılandığına işaret eden Miş, “Bu bir rejim değişikliği değil, siyasal sistem değişikliği. Siyasal sistem değişikliği demek; yönetim sisteminde parlamenterizmi veya başkanlığı ya da yarı başkanlık gibi daha çok yönetsel olarak sistemi, yani yasama ile yürütmenin arasındaki ilişki düzeyini ve ‘denetim-denge’ mekanizmasını yeniden tanımlamaktır” diye konuştu. Miş, devletlerin zaman zaman özellikle kriz durumlarında sistemlerinde iyileşmelere ve yenilenmelere gidebileceğini söyleyerek Türkiye’nin de siyasal sistem değişikliğini düşünmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Yeni Bir Tartışma Değil

Siyasal sistem tartışmasının yeni olmadığı vurgulayan Miş, 80’lerin ikinci yarısından itibaren Türkiye’de sürekli başkanlık sistemi tartışmasının yapıldığını hatırlattı. Başkanlık sistemi tartışmasının daha çok siyasetin güçsüz olduğu ve koalisyon hükümetleri dönemlerinde, ‘yönetilemezlik krizi’ üzerinden  ‘siyasal istikrarsızlık’ bağlamında tartışıldığını belirten Miş, “Böyle durumlarda parlamenter sistem, bölünmüş bir yapı meydana çıkarıyor, ‘tutarsız koalisyonlar’ın ortaya çıkarmış olduğu güçsüz hükümetler döneminde istikrar sağlanamıyor. 70’lerde, 90’larda Türkiye bunları yaşadı. Siyaset güçsüzleşti ve ülke bir anlamda yönetilemez hale geldi. Tam da bunun üzerinden biz, yönetimde istikrar ve temsilde adalet konuları bağlamında başkanlık sistemini tartıştık” diye konuştu.

Siyasal istikrarsızlık sorununun günümüzde de her an gündeme gelebileceğine dikkati çeken Miş, “Ülkeyi uzun süredir, 2002 yılından beri, tek parti hükümetleri yönetiyor ve bu dönemde hem ekonomide hem yönetimde istikrar var. Ancak bu istikrar ila nihayet sürecek diye bir kaide yok” şeklinde konuştu.

Başkanlık Sistemi Siyasal İstikrarı Sağlayabilir

Başkanlık sisteminin en güçlü yanlarından birisinin siyasal istikrarı ve temsilde adaleti sağlaması olduğunu belirten Miş şunları ifade etti: “Başkanlık sisteminde yüzde 50’nin üzerinde oy alarak seçilen bir başkan, görev süresinin sonuna kadar görevine devam eder. Yani, hükümet kuruldu, bozuldu, koalisyon ortakları arasında anlaşmazlıklar çıktı, yeniden siyasal sistemi inşa edelim gibi bir durum ortaya çıkmaz. İstikrar biraz da budur. Başka bir deyişle istikrar, hükümetin seçildiği dönem boyunca görevde kalmasıdır. Türkiye’de istikrarsızlığın temel kaynağı, koalisyon hükümetlerinin kurulması ve hükümetlerin uzun ömürlü olmamasıdır. Örneğin 1971 askeri muhtıranın ardından 12 Eylül 1980’e kadar 11 farklı hükümet kurulmuştur. 90’lı yıllara bakınız, siyasette istikrarsızlığın en önemli nedeni ‘tutarsız koalisyonlar’ ve bunun sonucunda da bürokratik vesayetin, siyasi alanı istediği şekilde yapılandırmasıdır. Demirel’in Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, şu tip sözleri sık sık tekrar ettiğini biliyoruz, hatta bir röportajında şunu söylemiştir; ‘Ben, 4 sene 3 aydır Çankaya'da oturuyorum. Bu süre içinde tam 6 tane hükümet onayladım.’ Bu durum, ister istemez Meclis hükümetini tartışılır hale getirmiştir. Seçim oluyor, ama bu Meclis, hükümet çıkaramıyorsa, zorluk ortaya çıkıyor. Bu, Türkiye'yi bir arayışa götürüyor. Yarı başkanlık, başkanlık sistemi.”

Otoriterlik Tartışması

Başkanlık sisteminin otoriterliğe yol açacağı yolundaki tartışmalara da değinen Nebi Miş, aksine başkanlık sisteminin diğer özellikleri bir yana, sadece seçilme yöntemiyle bile demokrasinin çıtasını yükselteceğini kaydetti. “Yüzde 50 oy almak isteyen bir aday, toplumun büyük çoğunluğunun görüşlerini dikkate almak zorundadır” diyen Miş, iktidara gelmek isteyen adayın, uzlaşma siyasetini devreye sokmak zorunda olduğunun altını çizdi. Diğer taraftan kemikleşmiş oy tabanları üzerine siyaset yapan muhalefet partilerinin de toplumun geneline göre siyaset yapmak zorunda kalacaklarına işaret eden Miş, “Onlar da tabanını genişletmek için siyasetlerini ya da politika üretme biçimlerini yeniden sorgulayacaklar, kitle partisi olmaya doğru evrileceklerdir” ifadelerini kullandı.

Türkiye Modeli

Dünyada çok sayıda başkanlık ve yarı başkanlık sistemiyle yönetilen ülke bulunduğunu anlatan Miş, buralardaki iyi uygulamalarla birlikte, Türkiye’deki sistemin aksayan yönlerini ortaya koyarak yeni bir siyasal sistem inşa edilmesi gerektiğini kaydetti. Bu bağlamda Türk tipi başkanlık sisteminin tartışılması gerektiğini de belirten Miş, “Türkiye’de bugüne kadar sistem hangi yönlerden aksadı, parlamenter sistem hangi konulara çözüm üretemedi, bunu merkeze koyarak tartışmalıyız. Türk tipi başkanlık modeli dediğimiz şey bu aslında” şeklinde konuştu. 

Tartışmalar Konjonktürel

Başkanlık sistemine itirazların konjonktürel olduğuna dikkat çeken Nebi Miş, başkanlığın iyi ve kötü taraflarının tartışılmadığını, tartışmaların siyaset üzerinden yapıldığını kaydetti. Türkiye’de tartışmaların aktörler üzerinden yürüdüğünü dile getiren Miş, “Sistem tartışması yapmıyoruz, aktör tartışması yapıyoruz. Yani başkanlık sistemini tartışmıyoruz, Erdoğan’ın başkan olup olmamasını tartışıyoruz. Bu yanlış bir tartışmadır. Sayın Erdoğan ila nihayet başkan olacak diye bir durum yok. Bunun belirli bir süresi vardır. Başkanlık sistemi sadece aktörler üzerinden tartışıldığı için geçmiş dönemde başkanlık sistemine taraftar olan bir çok siyaset adamı, gazeteci ve  akademisyen bu gün tam tersi bir pozisyonu savunabilmektedir” ifadelerini kullandı.

Bugün için Başkanlık Sisteminin güncel siyaset üzerinden tartışıldığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Nebi Miş, başkanlık sisteminin yeterince anlatılması durumunda toplumsal alanda sağlıklı bir fikir oluşabileceğini belirterek “Benim gördüğüm kadarıyla, başkanlık sistemine geçişle ilgili kamuoyunda yüzde 50’nin üzerinde bir destek var” şeklinde konuştu. 

Yorumlar (1)

yorumcu 10 Yıl Önce

Kendinizin akpli oldugunu belli ettiniz...yakinda dekanda olursunuz veya rektör...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.